ADANA – Adana’daki sivil toplum örgütleri, Amasra’daki maden faciasının, denetimsizlik ve güvenli koşulların oluşturulmamasından kaynaklı olduğunu belirterek, maden ocaklarından gerekli önlemlerin alınmasını istedi.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Adana Şubeler Platformu, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Çukurova Bölge Temsilciliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK), Adana Tabip Odası ve Adana Barosu, Bartın’ın Amasra ilçesinde 41 işçinin yaşamını yitirdiği maden faciasına ilişken Atatürk Parkı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Çok sayıda kişinin katıldığı açıklamada konuşan TMMOB İKK Sekreteri Ahmet Uncu, ülke tarihinin maden facialarıyla dolu olduğunu belirterek, alınmayan önlemlerin, küçük ihmallerin büyük felaketler doğurduğunu vurguladı.
‘KAZALAR ÖNLENEBİLİR NİTELİKTE’
Maden Mühendisleri Odası (MMO) Adana Şube Başkanı Recai Can ise, yaşanan faciaya “kaza”, “kader” ve “fıtrat” dendiğini ama gerekli önlemleri alınmadan, denetim yapılmadan, güvenli koşulları oluşturulmadan; madencilerin yerin yüzlerce metre altına gönderildiğini ve bunun göz göre göre “ölümlere sebebiyet vermek” olduğunu söyledi. Can, “Madencilik barındırdığı tehlikeler nedeniyle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren en tehlikeli iş koludur. İncelemeler sonucunda, maden kazalarının; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir. Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşan kadrolaşma, liyakatsiz atamalar ve mühendislerin yetki ve sorumluluklarının yeterli ve doğru belirlenmemiş olması; yukarıda sıralanan sayısız soruna neden olmuş ve ne yazık ki bu facia meydana gelmiştir. Madencilik bilim ve teknolojisi, bu gibi grizu patlamalarını önleyecek bilgi birikimine ve deneyimine sahiptir. Bu nedenle bu tip kazalar önlenebilir niteliktedir” dedi.
ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER
Can, görüş ve önerilerini şöyle sıraladı:
“* Yaşanan kayıpları kader ve fıtrat anlayışıyla açıklamaktan vaz geçilmeli, bilim ve tekniğin gerekleri uygulanmalıdır.
* TTK gibi kamu kurumları, her türlü siyasi baskıdan arındırılmalıdır.
* Madencilik sektöründe acil durum planı ve risk haritaları her kurum, her işletme ve bütün işyerleri için ayrı ayrı planlanmalı ve uygulanmalıdır.
* Metan yoğunluğu olan Zonguldak, Soma, Tunçbilek gibi havzalarda üretim planlaması aşamasında, öncelikle metan drenajının her türlü ekonomik kaygıdan uzak bir şekilde yapılması, bölgenin olabildiğince metansızlaştırılması sonrasında çalışmalara başlanılması gerekmektedir.
* Yeraltı kömür madenciliği bir kültürdür. Bu kültür geliştirilerek yaşatılmalıdır. Bunun için TTK ve TKİ gibi kamu kuruluşları, üretim yaparken aynı zamanda iş güvenliği ve mesleki eğitim anlamında okul görevi görmelidirler.
* Maden üretiminin, maden mühendisi nezaretinde yapılması kanuni zorunluluktur. Bu uygulamanın, tüm vardiyalarda yeteri kadar maden mühendisi tarafından taviz vermeden uygulanması sağlanmalıdır. Denetim ve yönlendirme mutlaka maden mühendislerinin yetkisinde olmalıdır.
* Maden işletmelerinde yasal olarak bulundurulan Daimi Nezaretçilerin ve İş Güvenliği Uzmanlarının mesleki bağımsızlığı ve iş güvencesi yasal teminat altına alınmalıdır.
* Tüm çalışanların, iş güvenliği mevzuatı uygulamaları ve karşılaşılacak muhtemel riskler konusunda bilinçlenmelerini sağlayacak mesleki eğitim politikaları gerçek anlamda yaşama geçirilmelidir.
* Maden mühendisliği eğitiminde, sermayenin kar ihtiyacını önceleyen bir yaklaşım yerine, bilimin ve tekniğin esas alındığı bir yaklaşım benimsenmelidir.
* Siyasetin bürokrasiye müdahalesi sonucu oluşturulan kadroların liyakatsizliğinin bedeli, geçmişte olduğu gibi cephede çalışan birkaç mühendise yüklenmemelidir.
* Kazayla ilgili tüm verilerin şeffaf olarak paylaşılması, gerçek nedenin belirlenmesi, bu tip kazaların gelecekte tekrar yaşanmaması açısından önemlidir.
* Maden mevzuatı; odağında insan ve doğa olan çağdaş bir yapıya kavuşturulmalı ve bunun için ulusal madencilik politikaları oluşturulmalıdır. Bu facianın takipçisi olmaya devam edeceğiz. Elde edilen bilgiler değerlendirilerek kamuoyuyla paylaşılacaktır.”