en iyi rulet siteleri
Bir hafızanın unutmadıkları: Değirmenden insan kanı aktı
  • Rojev
  • Güncel
  • Bir hafızanın unutmadıkları: Değirmenden insan kanı aktı

Bir hafızanın unutmadıkları: Değirmenden insan kanı aktı

Dersim Tertelesi’nde babasını, iki amcasını, geçen sene de Tertelenin tanığı eşi Bego Polat’ı kaybeden Güllü Polat, “Çok büyük bir zulümdü. Babamı hiç göremedim, keşke sağ olsaydı kucaklayabilseydim. Bu yaşanılanlar için devletin bir değil iki, üç özür dilemesi lazım” dedi.

ABONE OL
Mayıs 3, 2023 06:30
Bir hafızanın unutmadıkları: Değirmenden insan kanı aktı
0

BEĞENDİM

ABONE OL
DERSİM – Dersim Tertelesi’nde babasını, iki amcasını, geçen sene de Tertelenin tanığı eşi Bego Polat’ı kaybeden Güllü Polat, “Çok büyük bir zulümdü. Babamı hiç göremedim, keşke sağ olsaydı kucaklayabilseydim. Bu yaşanılanlar için devletin bir değil iki, üç özür dilemesi lazım” dedi. 
 
Yakın tarihe “38 Katliamı” olarak geçen 4 Mayıs 1938’de gerçekleşen Dersim Tertelesi’nin üzerinden 86 yıl geçti. Dönemin tanıkları bu zamanı “bir halkın statüsünü korumak” şeklinde tanımlarken, kararı alan ulus devlet “beka” sorunu olarak nitelendirdi. “Beka” sorunu sonucunda 4 Mayıs 1937’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde toplanan Bakanlar Kurulu, “1937 yılında yapılan Tunceli Tenkil Harekâtına Dair Bakanlar Kurulu Kararı” aldı. Bu karar, Dersim Tertelesi’nin resmi başlangıç tarihi oldu. Kurul kararıyla, Dersim coğrafyasında tarihte eşi benzeri görülmemiş bir katliama imza atıldı ve bu katliamda en az 70 bin insan öldürüldü. Onbinlerce insan ise sürgüne maruz bırakıldı. Aradan geçen 86 yılda katliamın izleri hala sürerken, devlet tarafından aydınlatılmasına ilişkin hiçbir adım atılmadı.  Halen idam edilen Seyit Rıza ve arkadaşlarının mezar yeri ile Dersim’in kayıp kızlarının adresi bilinmiyor.
 
Güllü Polat
 
BEGO AMCA DA YAŞAMINI YİTİRDİ 
 
O zamanın tanıkları da yüzleşmeyi göremeden yaşamlarını yitirdi, olayı birebir yaşayan “Bego amca” olarak tanınan Bedri Polat, yüzleşmeyi göremeyen sayısız tanıktan sadece biriydi. Katliama, 9 yaşında tanıklık eden Bego’nun gözleri önünde annesi ve kardeşleri katledildi. Kendisinin de öldüğü düşünülerek suya atıldı, elini kardeşinin başına koyan Bego, atılan silah kurşunlarıyla parmağını kaybetti. Sudan çıktıktan sonra iki parmağının olmadığını fark etti ve dağlarda saklanarak katliamdan sağ kurtuldu. Bego Polat, ilerleyen yaşı ve hastalıkları nedeniyle 10 Kasım 2022 tarihinde yaşamını yitirdi. 
 
Fakat her zaman hikayeyi anlatmak için birileri arkada kalır. Bu hikayeyi bilenlerden ve tanığı olanlardan biri de Bego Polat’ın eşi Güllü Polat (88). Ailesiyle birlikte Dersim Merkez’e bağlı Rubayik Köyü’nde yaşayan Polat, henüz 2 yaşındayken katliamda babası ve iki amcasını kaybetti. İlerleyen yaşı nedeniyle duyma, görme ve konuşma sorunu yaşayan Güllü Polat, olayları anlatamamanın hüznünü sohbetin her saniyesinde dile getirdi. “Dile getirebildiğim kadarıyla not edin, bu güzel bir meslek, sizde arşivliyorsunuz” diyen Polat, yaşadıklarının hatırlayabildiği kadarını gözyaşları ve hüzün eşliğinde ajansımıza anlattı. 
 
‘BABAMI VE KÖYLÜLERİ DEREYE ATIP TARADILAR’
 
Hafıza sorunu yaşayan Polat, anlatırken çoğu zaman duraksadı. Anlatacaklarının sırasını karıştırdı bazen de unuttuğunu belirtti. Türkçeden anadili Kırmanckiye geçişler yaptı. Ama anlatma ısrarını bir kez olsun bırakmadı. Hafızasını zorlayan Polat, o günlere dair şunları dile getirdi: “Ben çocuktum, konuşulanlar hakkında aklımda birkaç kelime kalmış. Keşke aklıma gelseydi ama gelmiyor. Yaşım 90’a gidiyor. Bu aşağı giderken bir değirmen var, ‘Dinar Çayı’ diyorlar. Dinar Çayı’nın yanında bir değirmen vardı. Bizim eve yakındı. 38’de köyün hepsini toplayıp dereye atmışlar. Hepsini taramışlar, öldürmüşler. O değirmenin borusundan su hep kan akıyormuş. 
 
KADINLARA İŞKENCE ETTİLER
 
Birisinin eşi hamileymiş, kadının karnını yarmışlar. Ölüyken mi, diriyken mi yarmışlar onu bilmiyorum. Onu söylemediler. Babam köyde harman çeviriyordu. Babamı harmandan alıp götürmüşler. Babamla birlikte 25 kişiyi toplayıp, taramışlar. 25 kişi…” diyerek, bir kez daha yaşatılanlara ilişkin şaşkınlığını ifade etti. 
 
Polat şöyle devam etti: “Yine kadınlara işkence yapmışlar. Askerler kadının birinin bacaklarını ormanda ağaca bağlamış. Teyzem de köşede oturmuş ağlamış. ‘Babam muhtar’ demiş. Muhtar o zaman para etmiyor. O kadını sabaha kadar çubukla hepsi tek tek dövmüş. O kadın da dayımın eşidir. Hiçbir şey bırakmamışlar, yakıp, yıkmışlar. Hep aklımda soru olarak kaldı, o kadına ne oldu? Hep ama hep sorarım kendime… Bu olaylar kimsenin başına gelmesin. O zamanlar kötü zamanlardı…”
 
BUNLAR HANGİ İNSANLARMIŞ…
 
Polat, bu kötülüğün nedenini her saniye sorguladığını da dile getirdi. Polat’ın bu sorgulaması, Felsefeci Hannah Arendt’in “Kötülüklerin çoğu hiçbir zaman iyilik ve kötülük hakkında kafa yormamış insanların işidir” sözüne de işaret ediyor. “Neden bunu yaptılar, insan olan bunu yapar mı?” diye sorgulayan Polat, şöyle devam etti: “Bazen bende düşünüyorum, bunlar hangi insanlarmış acaba? Dini imanları olmayan insanlarmış demek ki. Hiç kitabı olmayan insanlarmış. Fakir fukara ne yapmış, o çoluk çocuk o kadın ne yapmış? Kadınlardan, çocuklardan ne istediniz? Acaba bunlar insan mı? Herhalde değilmiş. Kimse bunu incelemiyor. Onlara o emiri veren kimmiş? O zamanda Atatürk ve İsmet İnönü varmış. Onlar imza atmış. Dersim toparlanıyor, bizi öldürüyorlar. Dersim’in kaderini de ona bağladılar. Acaba sebep neymiş? Bu çoluk çocuğu hepsini öldürmüşler, kadınlara işkence etmişler. İnşallah o günler bir daha gelmez.”
 
‘BİR EKMEĞİ BÖLÜŞÜYORDUK’ 
 
Annesiyle ve kardeşleriyle kurtulan Polat, sonrasında da çok zorluklar çektiklerini belirtti. Polat, o anları şöyle anlattı: “Babamı öldürdüler, 4 çocuk da annemin boynuna kaldı. Biz köye geri gittik, bostana yoksa bizi de öldüreceklerdi. Annem ne yapmış, etmiş bizi açıkta bırakmamış, bizim yanımızdaymış. Birimiz evi süpürüyordu, birimiz süte gidiyordu, birimiz çamaşır yıkıyordu. O şekilde birbirimizi idare ettik. Az bir şey değildi. Annem yanımızdaydı. Bir ekmeği ikiye bölüyorduk, her birimize bir yarım veriyordu. O şekilde büyüdük. Davara gittik, ovaya gittik. Bir parça ekmek için her şeyi yaptık.”
 
‘ÇOK BÜYÜK BİR ZULMDÜ’
 
“O terteleden kurtulan kimse kalmadı” diyen Polat, “Kimse kalmadı, bir ben kaldım bazen dışarı çıktığımda, dua ediyorum. ‘Beni neden bıraktın’ diye soruyorum. Bazen sabah olunca kalkıyorum gidiyorum. Allah’a soruyorum, ‘sen nasıl bana bunu yapıyorsun? Beni neden götürmüyorsun?  O terteleden kimse kurtulamadı. Birkaç kişi kendini saklamış. Çok büyük zulümdü” sözleriyle göz yaşlarını tutamadı. 
 
‘KEŞKE BABAMI KUCAKLAYABİLSEYDİM’
 
Babasını çok merak ettiğini ve özlem duyduğunu dile getiren Polat, “Babamı görmedim, nasıl götürdüler, nasıl öldürdüler, nasıl gömdüler bilmiyorum. Babamı çok merak ediyorum, acaba nasıl biriydi. Keşke babam sağ olsaydı, onu kucaklasaydım, ne olmuştu yani?” ifadelerinde bulundu. 
 
‘DEVLET ÖZÜR DİLEMELİ’
 
Bize olayı tam anlatamayışından ve hatırlamayışından dolayı özür dileyen ve kendini mahcup hisseden Polat, devletin de kendisinden özür dilemesini istedi. Polat, “Bu yaşanılanlar için devletin bir özür de değil iki, üç özür dilemesi lazım” dedi.
 
MA / Eylem Akdağ
 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.