en iyi rulet siteleri
Kadınlar alanlarda: Şiddete karşı ortak mücadelede buluşuldu | <font color=#ff0000>GÜNCELLENİYOR</font>
  • Rojev
  • Kadın
  • Kadınlar alanlarda: Şiddete karşı ortak mücadelede buluşuldu | <font color=#ff0000>GÜNCELLENİYOR</font>

Kadınlar alanlarda: Şiddete karşı ortak mücadelede buluşuldu | <font color=#ff0000>GÜNCELLENİYOR</font>

Birçok kentte erkek-devlet şiddetine karşı tek ses olan kadınlar, "Bedenimiz ve hayatlarımız üzerinden yürütülen eril siyaseti reddediyoruz" diyerek, mücadele kararlılığını vurguladı.

ABONE OL
Kasım 25, 2022 10:33
Kadınlar alanlarda: Şiddete karşı ortak mücadelede buluşuldu | <font color=#ff0000>GÜNCELLENİYOR</font>
0

BEĞENDİM

ABONE OL
HABER MERKEZİ – Birçok kentte erkek-devlet şiddetine karşı tek ses olan kadınlar, “Bedenimiz ve hayatlarımız üzerinden yürütülen eril siyaseti reddediyoruz” diyerek, mücadele kararlılığını vurguladı. 
 
Kurdistan ve Türkiye’de 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü dolayısıyla tek ses olan kadınlar, şiddete karşı ortak mücadelede buluştu.
 
AMED
 
Amed Barosu Kadın Hakları Merkezi, 25 Kasım dolasıyla baro binasında basın toplantısı düzenledi. “Jin jiyan azadî” yazılı pankartın taşındığı toplantıya, çok sayıda kadın avukat katıldı. Açıklamanın Kürtçesi avukat Beritan Kalbişen, Türkçesini ise Dicle Sümer tarafından okundu. Kadınların eril tahakküme karşı haklarıyla var olma mücadelesini canlarıyla verdiğini dile getiren Av. Dicle Sümer, “Jîna Eminî, Nagihan Akarsel, Pınar Gültekin, Fatma Altınmakas, İpek Er, Müzeyyen Boylu, Meryem Sevim şahsında erkek ve devlet şiddetiyle öldürülen nice kadını saygıyla ve özlemle anıyoruz.  Yine bu ülkede kaybedilen ve akıbeti hala bilinmeyen Gülistan Doku’nun nerede olduğunu bir kez daha soruyoruz” dedi.
 
CEZASIZLIK TEŞVİK EDİYOR
 
Kadına yönelik şiddetin toplumsal cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığını ve cezasızlık politikalarıyla yeniden üretildiğini ifade eden Sümer, “Türkiye’de yargıya intikal eden kadına yönelik şiddet dosyalarında soruşturmanın başından yargılamanın sonuna kadar erkek failler lehine bir sürecin yürütüldüğüne ve kadınları koruyan yasaların uygulanmadığına tanıklık etmekteyiz. 6284 Sayılı yasanın ihtiyaca göre özenle ve etkili bir şekilde uygulanmasını talep ediyoruz.  Yapılmak istenen Anayasa değişikliği ile kadınların bedeni ve kılık kıyafet tercihi üzerinden toplum kutuplaştırılarak kadınların temel hak ve özgürlükleri pazarlık konusu yapılmaktadır. Bizler ne zorunlu başörtüsünü ne de başörtüsü yasaklarını kabul etmiyoruz. Bedenimiz ve hayatlarımız üzerinden yürütülen eril siyaset biçimini reddediyoruz. İktidara ‘yasalara dokunmayın uygulayın’ diyoruz. Şiddetsiz bir yaşam için mücadelemize kararlılıkla devam edeceğimizi bir kez daha vurguluyoruz. Basın açıklamamızı İran’da büyüyerek kadınların özgürlük mücadelesinin sloganı haline gelen ‘Jin jiyan azadî/kadın, yaşam, özgürlük’ talebiyle sonlandırıyoruz” diye belirtti. 
 
DTSO’DAN AÇIKLAMA 
 
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) Kadın Meclisi, gün dolayısıyla yazılı açıklama yayınladı. Diktatörlüğe karşı hak mücadelesi veren Mirabal Kardeşlerin 1960 yılında katledilmeleri hatırlatılan açıklamada, “Bugün de kadınlar evde, sokakta, savaşta, iş yaşamında, kısacası her yerde şiddete maruz kalmaktadır. Bu durum yalnızca şiddete uğrayanı değil, şiddet görenin başta çocuklarını ve yakınlarını etkilediği gibi toplumsal yaşamı da etkilemektedir” denildi. Kadınların yaşamını belirleyen ve hayatın merkezini oluşturan en önemli şiddet biçiminin ekonomik şiddet olduğu ifade edilen açıklamada, şunlara yer verildi: “Bu durum fiziksel ve diğer şiddet türlerini körükleyerek artışına sebep olmaktadır. Tüm bu fırsat eşitsizlikleriyle karşı karşıya kalan kadın, toplumun temel yapı taşıyken gerisinde kalmaktadır. DTSO Kadın Meclisi olarak, ekonomik şiddet başta olmak üzere şiddetin her türlüsüyle mücadeleyi sürdüreceğiz. Kamuoyunu ve tüm kurumlarımızı da şiddetsiz bir dünya için el ele vermeye ve dayanışmaya davet ediyoruz.”
 
İSTANBUL
 
İHD İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu, gün dolayısıyla Beyoğlu’nda bulunan Galatasaray Postanesi’nden Meclis’te grubu ve milletvekili bulunan siyasi partilere mektup gönderdi. Mektupta, İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması için harekete geçilmesi gerektiği belirtilerek, kadınların sözleşmeden vazgeçmeyeceklerinin altı çizildi. 
 
Mektupta şu ifadelere yer verildi: 
 
Bugün Türkiye’de iktidar olan güç, maalesef ki hem İstanbul Sözleşmesini feshetti hem de kadının toplumda yerini kendince belirleyerek kadına ev hayatını adres olarak gösterdi. Bizler insan hakları savunucusu kadınlar olarak çok iyi biliyoruz ki, İstanbul Sözleşmesi yeterince içselleştirilmedi, yargı makamları tarafından değerlendirilmedi. Ancak yine de İstanbul Sözleşmesi kadınlar ve LGBTİ+ lar açısından büyük bir hukuksal güç aynı zamanda da ‘duygusal güç’ sağlıyordu. Sözleşmenin feshedilmesinin ardından devlet dilinin sertleşmesi, kadınları adeta eve hapseden ve tek görevinin çocuk doğurmak olduğunu söyleyen yetkililerin açıklamaları, kadınları güçsüzleştirerek failleri güçlendirdi. Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesi, bugüne kadar kadınların emeğiyle ve ödedikleri bedellerle hazırlanmış olan en ileri sözleşmelerden biri. Ve kadınlar İstanbul Sözleşmesi’ni geri istemekteler. Özellikle tüm siyasi partilerdeki kadınların, kendi hayatları için de çok büyük önem arz eden İstanbul Sözleşmesinin yeniden imzalanması için çaba göstermeleri gerektiğine inanıyoruz. İnsan hakları savunucusu kadınlar olarak bir kez daha ‘İstanbul Sözleşmesi’ bizimdir diyoruz. Kadın cinayetlerinin ve kadına yönelik şiddetin bu kadar yoğunlaştığı bugünlerde, sizi ve partinizi bu konuda sorumluluk almaya ve tarihe doğru tutum almış olarak geçmeye davet ediyoruz.”
 
ANKARA 
 
Ankara Barosu Kadın Hakları Merkezi ve Ankara Barosu Gelincik Merkezi’nin, gün dolayısıyla Ankara Barosu Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda düzenlediği panelin ilk oturumu, “Dünyada ve Türkiye’de Kadın Hareketi ve Güncel Politikalar” başlığıyla başladı. Panele pek çok kadın ve sivil toplum örgütü temsilcileri katılım sağladı.
 
Panelde ilk olarak Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden Prof. Dr. Serpil Sancar konuştu. Türkiye’de ve dünyada kadın sorunlarının nasıl evrensel siyasetin konusu olduğuna ve buna rağmen kadınların nasıl siyasetten dışlandığına değinen Sancar, Türkiye’nin seçim sathına girdiği bu dönemde de kadın temsilinin önemine değindi. Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) ayrı tutarak, partilerde kadın temsiliyetinin yetersiz olduğunu vurgulayan Sancar, bununla beraber 6’lı Masa’nın da kadın temsiline yönelik bir vaatte bulunmadığına ve buna yönelik bir politika duyurmadığını belirtti. Sancar, Saadet Partisi’nin söz konusu ittifak içerisindeki etkisine değindi.
 
 İRAN’DA KADIN MÜCADELESİ 
 
Daha sonra konuşan İranlı Sosyolog Sara Baheriirad, İran’ın tarihsel sürecinde kadının konumuna değinerek, konuşmasına başladı. Devrimden sonra İranlı kadınların kapanmadığını, kapanmamak için mücadele verdiğini belirten Baheriiad, “Eril kültür yine kadının bedenine müdahale ederek onu metalaştırdı. Hicabı kamusallaştırdılar. Kadın durur mu durmaz. O yıllarda binlerce kadın sokağa çıkarak buna hayır dedi. Ama devlet ‘eğer çalışmak istiyorsan, kapanmak zorundasın’ dediler. Peki bu mücadele neden sonuç vermedi. Batının bize yaptığı en büyük kötülük İran-Irak Savaşı’nın yapılması. Bu savaştan sonra kadının özgürlüğü lüks ve gereksiz bir konu olarak görüldü. İran ikiye ayrıldı, bir tarafı kadınlara bir tarafı erkeklere ayrıldı. İranlı kadınların verdiği mücadele idrak edilemeyen bir mücadele. Kadınlar devletin ideolojisine ve keyfi uygulamalarına karışı yasakları moda kavramını yeniden oluşturarak karşı çıktı” dedi. Jîna Eminî’nin katledilmesinin ardından başlayan eylemlere değinen Baheriirad, gözaltı ve tutuklamalar rağmen protestoların devam etmesini “cesaretin simgesi” olarak değerlendirdi. Baheriirad, Avrupa ülkelerinin çıkarları dolayısıyla İranlı kadınlara destek vermediğini dile getiren Baheriirad, “Onlardan tek isteğimiz İran’a geldiklerinde saçlarını açmalarıydı. Ama onlar gelip manto giydiler, imzalarını attılar ve gittiler. Sonrasında ise ‘İranlı kadınların yanındayız’ dediler. İranlı kadınlar bedel ödüyor ve ölüyorlar” diye belirtti. 
 
‘MUHALEFET GÖREVİNİ ÜSTLENMELİYİZ’
 
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara Milletvekili Gamze Taşcıer ise, Türkiye’de kadınların kazanılmış haklarının geriye götürüldüğünü ifade ederek, kadın cinayetlerinde yürütülen cezasızlık politikasının katilleri cesaretlendirdiğini söyledi. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasına değinen Taşcıer, şöyle dedi: “Bu sadece kadınların değil, herkesin tereddüt etmesi gereken bir konu. Bir gecede bir anlaşmadan hukuka aykırı şekilde çıkılması bundan sonra ne olacağını, kimlere hangi hukuksuzlukların uygulanacağını gösterir. Bu noktada bu muhalefet görevini hepimiz üstlenmeliyiz. 25 Kasım’ın gerçek bir kutlama gününe dönüşeceğine olan inancımla, kadın mücadelesinin tüm zorluklara rağmen başarıya olacağına olan inancımla daha özgür günlerin geleceğine inanıyorum.” 
 
Daha sonra Ankara Barosu’ndan avukatlar, kadın hareketinin seçime ve sandığa sığıp sığmayacağını sordu. Bununla beraber Mezopotamya Ajansı (MA) ve JINNEWS muhabirlerinin tutuklandığı hatırlatılarak, kadın mücadelesi üzerindeki baskılara ilişkin tartışma yürütüldü. 
 
Panelin birinci oturumu dinleyicilerin soruları ve katkıları ile devam etti.   
 
ADANA 
 
Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi de, gün dolayısıyla adliye binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Eylem Coşkun, tüm dünyada kadınların yaşamın her alanında karşılaştıkları ayrımcılık, cinsiyet eşitsizliği, sömürü, ev içi ve toplumsal şiddete karşı mücadele ederek dayanışma ruhuyla bir araya geldiğini dile getirdi. Yetkilileri görevlerini yerine getirmeye çağıran Coşkun, “Türk Medeni Kanunu, 6284 sayılı Ailenin Korunması Ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun, İstanbul Sözleşmesi, CEDAW ve diğer uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın hakları kazanımlarını ortadan kaldıracak düzenlemelerin tam olarak karşısındayız. Adana Barosu Kadın Hakları Merkezi olarak kadınların insan hak ve onuruna uygun şekilde yaşamaları, eşit hak ve özgürlüklere sahip olmaları için birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
 
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu (İKK), yazılı açıklama yayınladı. Ülkede kadına yönelik şiddetin gün geçtikçe arttığına değinilen açıklamada, “Bulunduğumuz alanlardan başlayarak kadına yönelik şiddeti, cinayetleri, vahşeti durdurmak için güçlü bir toplumsal dayanışma sergilemeliyiz. TMMOB’li mühendis, mimar ve şehir plancısı kadınlar olarak, kadının emeğine, bedenine, kimliğine yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğimizi, etnik, inanç, cinsiyet temelli ayrımcı politikalara karşı duracağımızı bir kez daha bildiririz” denildi.
 
ANTALYA
 
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Antalya Şubesi, gün dolayısıyla şube binasında basın toplantısı düzenledi. Toplantıda konuşan SES Antalya Şubesi Eşbaşkanı Şükran İçöz, SES’li kadınların, ucuz iş gücü olarak görüldüğünü belirterek, “Ancak örgütlü mücadele ile bu emek sömürüsünü bertaraf edeceğiz. Kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi büyüteceğiz” diye belirtti. 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.