en iyi rulet siteleri
İHD’den cezaevleri raporu: S tipleri ile tecrit ağırlaştırıldı
  • Rojev
  • Güncel
  • İHD’den cezaevleri raporu: S tipleri ile tecrit ağırlaştırıldı

İHD’den cezaevleri raporu: S tipleri ile tecrit ağırlaştırıldı

İHD’nin 901 tutuklunun aktarımları üzerine hazırladığı raporda S Tipi Kapalı Cezaevleri ile tecrit sisteminin daha da ağırlaştırıldığına değinilirken, 2021 yılında 52 tutuklunun yaşamını yitirdiği belirtildi.

ABONE OL
Haziran 28, 2022 15:00
İHD’den cezaevleri raporu: S tipleri ile tecrit ağırlaştırıldı
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ANKARA- İHD’nin 901 tutuklunun aktarımları üzerine hazırladığı raporda S Tipi Kapalı Cezaevleri ile tecrit sisteminin daha da ağırlaştırıldığına değinilirken, 2021 yılında 52 tutuklunun yaşamını yitirdiği belirtildi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, Türkiye cezaevlerinde bulunan hak ihlallerine ilişkin hazırladıkları raporu basın toplantısı ile açıkladı. Açıklamaya İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Nuray Çevirmen ve İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Avukat Ercan Yılmaz katıldı.Raporda başlıca hak ihlalleri, “yaşam hakkı”, “işkence ve kötü muamele iddiaları”, “sağlık hakkı”, “iletişim ve haberleşme hakkı”, “bilgiye erişim hakkı”, “disiplin soruşturmaları ve cezaların infazı”, “sevk talepleri ve sürgünler”, “adil yargılanma hakkı” ve “diğer baskılar” başlıkları altında aktarıldı.  Türkiye cezaevlerinde 651’i ağır hasta olmak üzere, toplam bin 517 hasta tutuklunun bulunduğuna dikkat çekilen raporda, 901 tutuklunun mektup, aile ve avukatları aracılığıyla yaptıkları aktarımlara yer verildi.‘TUTUKLU SAYISINDA CİDDİ ARTIŞ VAR’Rapordaki verileri aktaran Çevirmen, 2021 yılı içerisinde 15 yeni cezaevi yapıldığını belirterek, “Cezaevi kapasitesinin 30 bin 896 kişi arttırıldığı görülmektedir. Bu da göstermektedir ki Türkiye’nin mevcut iktidar anlayışı genel itibariyle insanları hapsetme üzerine bir gelecek tahayyülü öngörmektedir. 2021 yılı dâhil son 9 yıl verilerine göre mahpus sayısında ciddi bir atış eğilimi olduğu görülmektedir. 2020 yılındaki düşüş temel itibariyle küresel Covid-19 pandemisi bahane edilerek İnfaz Kanunu’nda yapılan değişiklik nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Türkiye’deki mahpus sayısının ciddiyetini orta koymak için kamuoyunda ‘Rahşan Affı’ olarak bilinen ve 19 Aralık Hayata Dönüş Operasyonu’nun hemen arkasından çıkarılan af öncesinde hapishanelerdeki toplam mahpus sayısı 70 bin civarında idi. Bugün hapishanelerde bunun 4,5 katına yaklaşık mahpus bulunmaktadır” dedi.SAĞLIK HAKKIHastaneye sevklerde kullanılan tek kişilik ve insanlık onuruna yakışmayan nakil araçlarının sağlık hakkı bakımından ciddi sıkıntıları beraberinde getirdiğini dile getiren Çevirmen, “Bu nakiller sırasında mahpusların temel ihtiyaçlarının dahi karşılanmamasına ek olarak, bu tek kişilik nakil araçlarını kullanmalarında ciddi sakıncalar bulunan hasta mahpuslar dahi bu araçlarla nakledilmeye devam ediliyor. Özellikle epilepsi ve astım başta olmak üzere akciğer hastalıklarını kötü etkileyen tek hücreli ring araçlarıyla sevk zorlama önemli hak ihlallerinden biri olarak öne çıkıyor. Sevklerde arama baskısını da buraya kaydetmeyi gerekli görüyoruz. Benzer biçimde atak geçirme riski bulunan ve/veya kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan mahpusların tek kişilik yerlerde tutulmaktadır” ifadelerine yer verdi.SEVKLERDE YAŞANAN SIKINTILARÇevirmen, yaşanan sağlık hakkı ihlalleri genel itibariyle şöyle özetledi: “Mahpus sayısındaki artış nedeniyle koğuşların aşırı düzeyde kalabalık olması, hasta mahpusları revire geç çıkarılması, revirlerden polikliniklere ve polikliniklerden 3. basamak sağlık hizmetlerine sevk işlemlerinde uzun sürelerle sıra beklenmesi, yoğunluğu kaldıracak nitelik ve kapasitede sağlık hizmeti koşullarının olmaması, revirlerde her zaman doktor bulunmaması, bazı hapishanelerde güvenlik görevlilerinin kelepçeleri açmadığı ve hekimlerin de açılmasını talep etmemesi, hastane sevklerinin geç yapılması ya da hiç yapılmaması, sevklerde arama baskısı ve (özellikle astım hastalarını kötü etkileyen) tek hücreli ring araçlarıyla sevk zorlaması, ağır hasta mahpusların, hastalıklarının son dönemlerine gelmelerine rağmen tahliye edilmemesi, gerek hapishane revirlerinde gerek hastanelerde, hasta mahpusların gerçekten tedavi edilmeyip (ağrı kesici gibi) geçici ilaçlarla baştan savılması, Adli Tıp Kurumu’nun tahliye kararlarını siyasi tutum izleyerek vermemesi, hastane raporlarının Adli Tıp Kurumu tarafından kabul edilmemesi, atak geçirme riski bulunan ve/veya kendi ihtiyaçlarını karşılayamayan mahpusların tek kişilik yerlerde tutulması, temiz suya erişim sorunları bulunuyor.”12 BİN 500 KADIN TUTUKLUCezaevlerinde tutulan çocuklar ve kadınların durumunu da aktaran Çevirmen, şu verileri paylaştı: “Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre Türkiye hapishanelerinde 31 Mayıs 2022 tarihi itibariyle 10 bin 522 hükümlü ve bin 978 tutuklu olmak üzere toplam 12 bin 500 kadın mahpus bulunuyor. Bu mahpuslar 10 kadın kapalı ve 7 kadın açık hapishanesinde, ayrıca pek çok durumda diğer hapishanelerde kendilerine ayrılmış koğuşlarda kalıyorlar. Türkiye’deki 4 çocuk eğitimevi ile 8 çocuk kapalı ceza infaz kurumunda ise 12 ile 18 yaş arasında 670’i hükümlü ve 1406’sı tutuklu olmak üzere toplam 2 bin 76 çocuk bulunmaktadır. 0-6 yaş aralığındaki bu sayının 345 olduğunu belirtmiştir. Kadınlar tarafından yapılan başvurularda çok sayıda işkence ve kötü muamele iddiası, sağlık hakkına erişim ihlali, iletişim ve haberleşme hakkının kullanılmasının engellenmesi, bilgiye erişim hakkının kullandırılmadığı, adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiaları öne çıkıyor. Ayrıca disiplin soruşturmaları ve cezaların infazı ile ilgili sıkıntılar, sevk taleplerinin yerine getirilmemesi ya da sürgün uygulamaları, kalabalık koğuşlar, aramalarda yaşanan sorunlar arasındadır.”‘LGBTİ+ TUTUKLULAR CİDDİ AYRIMCILIK YAŞIYOR’Cezaevlerinde ayrımcılığın en ağırının LGBTİ+ tutukluların yaşadığını söyleyen Çevirmen, “Bu mahpusların özel ihtiyaçlarının karşılanacağı koşullar yoktur ve bu yönde bir politika da mevcut değildir. Hapishanelerde görevli olan personellerin de bu konuda eğitimi bulunmamaktadır. Mevcut iktidarın LGBTİ+’lara açık alanda nefret söyleminden hareketle LGBT+’ların hapishanelerde nasıl bir muameleye maruz kaldığını tahmin etmek güç değildir. LGBTİ+’lar hapishanede ayrımcılığa, aşağılamaya, tecride, istismara, cinsel taciz ve tecavüze, hakarete, kötü muameleye ve işkenceye uğramaktadırlar. LGBTİ+ mahpuslar tek kişilik yerde tutulduklarında ağır tecrit koşullarına da maruz kalıyor. Bu mahpusların bir araya gelebilme, sosyalleşebilme, sohbet ve spor faaliyetlerine katılma hakları da engellenmiş oluyor. Bu durum hem fiziksel hem de ruhsal olarak eziyet halini alıyor. Adalete erişimde de adil yargılanma hakkına sahip değiller. Burada da gerek mahkeme heyeti tarafından ayrımcı uygulamaya uğramaktadırlar. Yine adalete erişimde destek alma noktasında eksik bırakılıyorlar ve homofobik, transfobik söylemlere maruz kalıyorlar” şeklinde konuştu.  ‘52 TUTUKLU YAŞAMINI YİTİRDİ’Merkez Hapishaneler Komisyonu Eş Sözcüsü Ercan Yılmaz da 2021 yılında cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini aktardı. Yılmaz, “Türkiye hapishanelerinde 2021 yılı içerisinde 52 tutuklu yaşamını yitirmiştir. 2021 yılı içerisinde 13 mahpusun intihar ettiği iddia edilmiştir. Devletlerin, bazı özel koşullar altında, kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı yaşamı korumak amacıyla gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de bulunmaktadır. Dolayısıyla hapishanelerde intihar vakaları da temel itibariyle yaşam hakları ihlallerinden biri olarak ele alınmalıdır. Son yıllarda hapishanelerde yaşanan intihar vakalarının artması da hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri ile çok yakından ilişkilidir. 15 tutuklu, Covis-19 virüsü nedeniyle hayatını kaybetmiştir. 18 tutuklu ağır hastalıkları nedeniyle yaşamını yitirmiştir ve tutuklulardan 5’i kalp krizi nedeniyle hayatını kaybetmiştir. 5 tutuklu şüpheli nedenlerle hayatını kaybederken 1 tutuklunun ölüm nedeni açıklanmamıştır” diye belirtti.ÇIPLAK ARAMAÇıplak arama yaygınlaştırıldığına dikkati çeken Yılmaz, “Çıplak arama ve zorla soyma fiilleri kişinin mahremiyetini ihlal eden, moral değerlerini, sosyal kimliğini hedef alan, ruhsal bütünlüğüne zarar veren ve cinsel şiddet boyutlarına ulaşan işkence fiilleri olarak icra edilmektedir. Oysa “Mahpuslara Muameleye Dair Birleşmiş Milletler Asgari Standart Kuralları”nda da (Nelson Mandela Kuralları) yer verildiği gibi “aramalar(ın), insanlık onuruna ve aranılanların mahremiyetine saygılı olacak şekilde ve aynı zamanda ölçülülük, yasallık ve gereklilik ilkeleri çerçevesinde yürütülmeli” dedi.‘ÇIPLAK ARAMA ERİL ŞİDDET BİÇİMİDİR’Çıplak arama uygulamasının işkence suçu kapsamında ve eril bir şiddet biçimi olduğunu hatırlatan Yılmaz, “Başta kadınlara yönelen özelliği dikkate alındığında, özellikle işkence görenlerin maruz kaldıkları olaylarla mücadele edilmesi, yaşamak zorunda kaldıkları olumsuzlukların kabul edilemezliğinin önemle vurgulanması, toplumsal cinsiyete bağlı eşitsizlikleri şiddetlendiren bu tür uygulamaları da gözeterek kadınların, erkek egemen toplumda hakları gözetilmesi gereken bir grup olarak değerlendirilmesi de önem kazanmaktadır” diye aktardı.‘TECRİT, BİRLEŞMİŞ MİLLETLER VE İNFAZ KANUNUNA AYKIRI’PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın tutulduğu İmralı Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’nde uygulanan tecride de vurgu yapan Yılmaz, “İmralı’da bulunan mahpuslar için daha önce de açlık grevleri yapılmış, bu grevlerin etkisi ile tecrit geçici olarak kaldırılmıştır. Ancak 7 Ağustos 2019 tarihinden beri görüş yasakları yeniden devreye girmiştir. Bu durum BM Mandela Kuralları’na, CPT tavsiyelerine ve 5275 sayılı İnfaz Kanunu’na aykırıdır” ifadelerini kullandı.TECRİTİ DERİNLEŞTİREN CEZAEVLERİRapora dair bilgileri aktarmaya devam eden Yılmaz, Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü verilerine göre Türkiye genelinde 14 F tipi, 13 Yüksek Güvenlikli, 5 de S tipi cezaevinin olduğunu söyledi. Yılmaz,  “İmralı tecridinin bir yansıması olarak açılan ve mahpusları izole eden F Tipi hapishanelerin uygulanmaya başlaması akabinde bu tip hapishanelerin mahpusların fizyolojik ve psikolojik durumlarına olan olumsuz etkileri tartışılıyorken, yeni açılan Yüksek Güvenlikli Kapalı Hapishaneler ve S Tipi Kapalı Hapishaneler ile tecrit sistemi daha da ağırlaştırılmıştır” bilgisini aktardı.‘ÖCALAN ÜZERİNDEKİ TECRİT KALDIRILMALI’Yılmaz’ın ardından konuşan Türkdoğan ise, Öcalan üzerindeki tecridin biran önce kaldırılması gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “İmralı hapishanesinde tutulan Öcalan ve diğer mahpusların, infaz kanunundan kaynaklı aileleriyle görüşme hakları var. Bu hakkın kullandırılması gerekir. 2019’dan bu yana sürekli görüş yasakları kararları alınıyor. Çeşitli bahanelerle sürekli iletişim cezası veriliyor. Kullanamadığı bir hak söz konusuyken nasıl disiplin cezası verilebiliyor anlamak mümkün değil. İnfaz savcılarının ve hâkimliklerinin keyfi disiplin cezalarını iptal etmesi gerekir. Herkesin dokunulmayacak hakları olduğu unutulmamalıdır. Hakkın özüne kimse dokunamaz ve bunun Türkiye’ye maliyeti çok ağırdır. İmralı Hapishanesindeki mutlak tecrit kaldırılmalıdır.”

En az 10 karakter gerekli