en iyi rulet siteleri
Urmiye Gölü kuruyor

Urmiye Gölü kuruyor

Urmiye Gölü üzerine araştırmalar yapan Dr. Celal Henareh, gölün 20 yıl önce kurumaya başladığını belirtti. Gazeteci Pouria Nazemi ise, gölün kurumasının nedeninin 'yanlış yönetim' olduğunu söyledi.

ABONE OL
Kasım 20, 2022 06:30
Urmiye Gölü kuruyor
0

BEĞENDİM

ABONE OL
HABER MERKEZİ – Urmiye Gölü üzerine araştırmalar yapan Dr. Celal Henareh, gölün 20 yıl önce kurumaya başladığını belirtti. Gazeteci Pouria Nazemi ise, gölün kurumasının nedeninin ‘yanlış yönetim’ olduğunu söyledi.
 
Urmiye Gölü, Ortadoğu’nun en büyük, dünyanın ise 6’ncı büyük tuz gölü olma özelliğine sahipti.  İran’ın kuzeybatısında, Batı Azerbaycan eyaleti ile Doğu Azerbaycan eyaleti arasında bulunan gölün seviyeleri 1995’ten beri düşüş gösteriyor. Uzmanlar, 2017 yılına kadar Urmiye Gölü’nün birçok nedenden dolayı 1972 yılındaki orjinal boyutundan giderek küçüldüğünü ve bu küçülmenin meteorolojik nedenlerden ziyade insan müdahalesinden kaynaklandığı belirtildi. 
 
YASADIŞI 24 BİN KUYU 
 
36’dan fazla şehir, 3 bin 150 köy ile 6 milyon insanın yaşadığı ve bunun 1 milyonunun ana gelir kaynağının tarım olduğu Urmiye Göl havzası, diğer birçok tuz gölü gibi benzer kaderi yaşadı. Bir yandan insan kaynaklı, bir yandan da iklim değişikliğinden ötürü yaşanan kuraklık, yağmur ve kar sularının azalması nedeniyle gölün su seviyesi her geçen yıl giderek azaldı.
 
Kuzeybatı bölgesindeki köylüler tarafından yasadışı olarak 24 binden fazla kuyu kazıldı ve bu da Urmiye Gölü’nün ölümünü daha da hızlandırdı. 2008 yılında inşa edilen ve gölü bölen Urmiye-Tebriz şehirlerini birbirine bağlayan 15 km’lik geçit yolunun inşası da su ve tortuların doğal dolaşımını ve akıntıyı engelleyerek su seviyesinin düşmesinde etkili oldu.
 
KUŞLARIN YAŞAM ALANI YOK EDİLDİ
 
1967’den beri Koruma Alanı olarak kabul edilen ve 1976’da UNESCO tarafından 59 biyosfer rezervinden biri olarak belirlenen Urmiye Gölü Milli Park ilan edildi. 1975 yılında da, Ramsar Sulak Alanlar Sözleşmesi’nde de uluslararası öneme sahip bir sulak alan olarak tescillendi.
 
Aral Gölü, Ebinur Gölü ve Çad Gölü gibi benzer olayları yaşayan Urmiye Gölü’nün devam eden kuruma süreci bölgeye birçok sosyal, çevresel ve ekolojik felaket getirmenin yanı sıra, bölge ekonomisi ve insan refahı için de bir tehdit oluşturuyor.
 
Urmiye Gölü, adaları, plaj ve lagünleri, yerleşik üreme türleri ve kış ziyaretçileri için bir yaşam alanı sunuyordu. Flamingo, sumru, martı ve kuşlar gibi zengin bir besin kaynağına sahip tuzlu gölleri seven birkaç tür, Urmiye Gölü’nün tipik sakinleri veya göçmenleri arasında yer alıyordu. Gölün kurumasıyla birlikte 210’dan fazla kuşun yaşam alanı yok edildi, su eksikliği biyolojik çeşitlilik kaybına yol açtı.
 
ALAGEYİK DAMA MEZOPOTAMYA’NIN SOYU TÜKENDİ
 
Urmiye Gölü Milli Parkı irili ufaklı 102 adadan oluşuyor. Bunlardan en önemlileri, 3 bin 125 hektarlık bir alana sahip Kaboudan Adası, bin 250 hektarlık alana sahip Aşk Adası, bin 250 hektar alana sahip Spire Adası ve 800 hektarlık bir alana sahip Dilek Adası.
 
21 kalıcı nehir, 7 mevsimlik nehirler, 39 dere ve çay, gölü besleyen kaynaklar arasında. Urmiye Gölü ekolojik havzasında 546 bitki türü kaydedilmiştir. 27 memeli türü, 212 kuş, 41 sürüngen, 7 amfibi türü ve 26 balık türü bulunmaktadır. Urmiye Gölü’nün en önemli su omurgasızı ise Artemia’dır.
 
Urmiye Gölü’nün Kaboudan adasında yaşayan 52 İran alageyik Dama Mezopotamya ve Ermeni yaban koyunu ovis oryantalist gimelini gölün kurumaya başlamasıyla artık adada yaşamıyor. Mouflon Ovis Gmelini en son 2020 yılında Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı Tehdit Altındaki Türler Listesi’nde yer alıyor. İran Alageyik Dama Mezopotamya da en son 2008 yılında IUCN Tehdit Altındaki Türlerin Kırmızı Listesi için değerlendirilmiştir. Dama Mezopotamya D kriteri altında Bölgesel Olarak artık tükenmiş bir tür olarak listelendi. İran İslam Cumhuriyeti, Irak, İsrail, Ürdün, Lübnan, Filistin, Suriye ve Türkiye’de de soyu tükendi.  
 
3 MİLYON İNSAN GÖÇ ETTİ
 
Kuruyan gölün birçok noktasında tarım arazileri için bir tehdit olan tuz rüzgarlarının oluşması tarım arazilerinin kaybına ve buna bağlı sosyal ve ekonomik sorunlar nedeniyle artan işsizliklere sebebiyet verdi. Buna bağlı olarak tuz rüzgârlarının solunması, kanser ve akciğer sorunları, bölgeden on binlerce insanın göç etmesine neden olan en büyük çevresel felaketlerden bazılarıdır. Örneğin, son 50 yılda, Doğu Azerbaycan eyaleti göçte bir artış yaşadı ve İran’ın diğer göçmenleri arasında en üst sırada yer aldı.
 
2007’den 2018’e kadar çoğunluğu tarım işiyle uğraşan Doğu Azerbaycan Eyaletinde 38 bin 635, Batı Azerbaycan’da 2 bin 277 ve Kürdistan Eyaletinde 14 bin 722 çiftçi işini kaybetti. Urmiye Gölü’nün kuruması, göl bölgesindeki binlerce hektarlık tarım arazisine zarar vererek, işsizliğin artmasına ve yaklaşık 3 milyon insanın komşu bölgelere göç etmesine neden oldu.
 
YANLIŞ TARIM VE ENDÜSTRİYEL SANAYİ
 
Gölün kurumasında en önemli etkenlerin; havza çevresinde açılan kuyular, gölü besleyen nehirler üzerinde kurulan barajlar, yanlış tarım politikaları, Tebriz ile Urmiye şehirleri arasındaki mesafeyi kısaltmak için gölün ortasında yapılan yol ve endüstriyel sanayi olduğu belirtiliyor. 
 
Resmi kayıtlara göre Havza bölgesinde yaklaşık 79 baraj inşa edildi, bunlardan 48’i aktif çalışıyor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ise 2012 yılında Urmiye havza çevresinde tasarım veya inşaat aşamasında 200’den fazla yeni baraj ve sulama projesi olduğunu kaydetti. En büyük barajların isimleri: Shahar-Chay, Hasanlu, Qala-Chay, Mahabad, Sarooq, Alavian ve Shahid Kazemi. Bu 48 barajın toplam su hacmi yaklaşık 2,5 milyar metreküp.
 
Endüstriyel su talebi, her bir birimin su kullanım oranına göre bölgedeki mevcut sanayiler ise gıda, içecek, tekstil, giyim, deri, kağıt, kimya, ametal, metaller, makine ve teçhizat, maden, ahşap ve hayvancılıktır. Enerji sektörü için su talebi de bölgedeki her bir enerji santrali bazında değerlendiriliyor. Kuzeybatı eyaletindeki Naqadeh, Urmiye, Mahabad, Miandoab, Salmas ve Boukan şehirlerindeki kanalizasyon arıtma tesislerinden gelen atık suların bir kısmı da göle aktarılıyor.
 
İNSAN MÜDAHALESİ FAZLA
 
Urmiye Gölü üzerine araştırmalar yapan Doğal Kaynaklar Araştırmacısı Dr. Celal Henareh, gölün ekosistemiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. Urmiye Gölü’nün İran’daki en büyük göllerden biri olduğunu, gölün tuzlu olmasından dolayı içinde balık bulunmadığını ifade eden Henareh, “Ayrıca göl içinde canlıların yaşam alanı sınırlıdır. Sadece eklem bacaklı artemia yaşar. Göl 20 yıl önce kurumaya doğru gitti. Şu andan itibaren gölün içindeki suyun yüzde ikisi bile kalmadı. Tamamıyla kurudu diyebilirim. Yaklaşık 30 milyar metreküp su kurudu. İlkbahar ve Kış aylarında yağışlar olunca göl biraz canlanıyor fakat Yaz ve Sonbahar aylarında yetersiz yağışlardan dolayı su buharlaşıp havaya karışıyor. Göl tamamen kurudu yani.”
 
Urmiye’nin dört bir yanında tarım için barajlar ve setler inşa edildiğini ve bunların gölün kurumasında önemli etkenler olduğunu söyleyen Henareh, bir diğer etkenin de sanayi olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Göle akan suyun önünü barajlarla kesip tarım ve ziraat için kullanılıyor. Bu sebeple gölün ihtiyacı olan suyu kesiyorlar. Geçen 20- 30 yılda göl etrafında inşaa edilen barajlar gölün kurumasına neden oldu. Sosyal yaşamı ve göl çevresinde yaşayan nüfusu da zorlaştırdı. İçme suyu sıkıntısı yaşanıyor. Şehirden şehre içme suyu taşınıyor. Nehirler üzerinde kurulan barajlar aynı zamanda büyük şehirler olan Urmiye ve Tebriz’e içme suyu sağlıyor. Tebriz gölün doğusunda, Urmiye batısında yer alıyor. Gölün kurumasında sebepler bunlarken bir diğer sebep de siyasetçilerdir. Gölün kurumasında azalan yağışlar ve iklim krizinin etkisi olsa bile siyasetçiler, sanki etken bunlarmış gibi konuşuyorlar. Fakat iklim krizi, yağış azlığı veya kuru hava, gölün kurumasında çok az rol oynuyor. Suya ihtiyaç duyan tarım ürünlerinin aşırı kullanımı da nedenler arasındadır. Bunu da hem kurdukları barajlarla hem de açtıkları kuyularla yapıyorlar. Yani Urmiye gölünün kurumasında yüzde 90 insan müdahalesi yüzde 10 da iklim etkisi var.”
 
YERLEŞİM YERLERİ ÇÖLE DÖNDÜ
 
Henareh aynı zamanda, ABD’nin İran üzerindeki ambargosu nedeniyle UNESCO, WHO gibi uluslararası kurumların Urmiye Gölü için gelen yardımlarının engellendiğinin bilgisini de paylaştı. Urmiye Gölü’nün ortasında adaların olduğunu belirten Henareh, bu adalarda geyiklerin ve yaban keçilerinin yaşadığını hatırlattı. Gölün kurumasıyla birlikte bu canlıların adalardan çıktığını ve çoğunun da vahşi hayvanlara ve kaplanlara yem olduğunu aktaran Henareh, “Hiç canlı kalmadı gölde. Kalanlar da göç ettiler” dedi.
 
‘CANLILAR DÜŞÜNÜLMEDEN YOL YAPILDI’
 
Henareh sözlerine şöyle devam etti: “Urmiye Gölü uluslararası milli park statüsündeydi. Gölün ortasına yapılan ve Urmiye ve Tebriz’i birbirine bağlayan yol da gölün doğal yapısını ve dolaşımını bozdu. Su olduğu yerde durdu. Suyun Kuzey ve Güney geliş gidiş yönü bozuldu. 3 saatlik yolu bir buçuk saatte düşürmek için bu yolu yaptılar. Ancak yol gerekli değildi. Hayvanları, doğal kaynakları düşünmediler. Gölün kuruması 30 milyon insanı etkiledi. Göl yüzde yüz kurursa İran’ın batısında bulunan tarım ve insan sağlığı kötü bir şekilde etkilenecek. Gölün zemini tamamen tuzla kaplı ve oluşacak bir fırtına ya da rüzgarla tuz havaya karışacak ve sağlığımızı olumsuz etkileyecek. Uşke’ye bağlı köyler, göl etrafındaki yerleşim yerleri çöle döndü, tarım tamamen bitti yöre halkı büyük şehirlere göç etti. “
 
ULUSLARARASI BİR KOMİTE OLUŞTURULMALI
 
Hanareh, İran hükümetinin 2013 yılında gölün yeniden kurtarılması ve canlandırılması için bir planının olduğunu, hükümetin, Irak Federe Kurdistan Bölgesi’ne giden Zap suyunu tünel borularıyla yıllık 600 milyon metreküp suyu göle taşımayı hedeflediklerini fakat projenin uygulanmadığını söyledi. 
 
Urmiye Gölü’nün hem doğal kaynaklar açısından hem de miras açısından kendileri için çok önemli olduğunu ifade eden Hanareh, “Gölün batısında ve kuzeyinde Kürtler, doğusunda ise Türkler yaşıyor. Bu nedenle çok önemliydi. Bizim için tarihiydi. İran hükümeti bugüne kadar kurumasının önüne geçemedi. Gölün kurumasının önüne geçmek için uluslararası bir komite oluşturulması” çağrısında bulundu.
 
‘ASIL SORUN YANLIŞ YÖNETİM’
 
Gazeteci Pouria Nazemi ise Urmiye Gölü’nün kurtarılmasıyla ilgili sanla medyadan paylaşımlar yaparak duyarlılık çağrısında bulunuyor. Kanada’da yaşayan İranlı Nazemi sorularımızı yanıtladı.
 
Saha raporları, uydu görüntüleri ve yerel uzmanların yaptığı analizlere göre su seviyesinin rekor derecede azaldığını hatırlatan Nazemi, kalan sudaki tuzun yoğunluğunun arttığını kaydetti. Gölün kuruyan bölgesinde yüzey tuzunun havaya maruz kaldığını belirten Nazemi, su ve tuz seviyesindeki değişimin gölün vahşi yaşamını, ekosistemini ve çevresini etkilediğini ve etkilemeye devam ettiğini aktardı.
 
Gölün kurumasında önemli rol oynayan faktörlere değinen Nazemi, “Su yönetimi politikalarındaki yanlış yönetim bunun ana nedenidir. Baraj yapılması, gölün su kaynaklarının başka bölgelere yönlendirilmesi, geleneksel tarım, tarım bölgelerinin çevresine kuyular kazılması ve gölün üzerine bir köprü yapılmış olması başlıca sebeplerdir. Elbette İran’daki genel su sorunları, iklim değişikliğinin etkileri ve İran’daki genel çevre politikası eksikliği de rol oynadı. Ancak asıl sorun, yanlış yönetim” diye belirtti.
 
ENDÜSTRİYEL ATIK GÖLE DÖKÜLÜYOR
 
Urmiye Gölü’nü besleyen nehirlere barajlar yapıldığı, sanayi atıklarının göle döküldüğü ve gölün tahrip edilmesinde yanlış tarım politikalarının etkili olduğunu doğrulayan Nazemi, “Barajlar, göle giren su hacminin azalmasında önemli bir rol oynadı. Bu aynı zamanda göle atılan endüstriyel ve sıvı atıklar için de geçerlidir. Bu çöplüklerin hacmi hakkında detaylı bilgim yok ama en azından bir raporda her yıl 5,8 milyon metreküp atığın göle döküldüğünü biliyoruz” dedi.
 
SOYU TÜKENEN BİYOÇEŞİTLİLİK
 
Gölün vahşi yaşamında önemli bir kayma ve değişimin olduğuna dikkati çeken Nazemi, gölün sadece kuşlara ve kara canlılarına değil, aynı zamanda mantarlara ve nadir bulunan bakterilere de ev sahipliği yaptığını dile getirdi. 
 
Tam bir çevre felaketi olan Urmiye Gölü’nün kurumasında başat sorunlar arasında yer alan tarım alanlarının genişletilmesi en önemli rolü oynadığını söyleyen Nazemi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yeni çiftlikler oluşturmak için araziyi değiştirdiler ve yeni çiftlikleri sulamak için derin kuyular kullandılar. Bu, bölgenin yeraltı sularını artırdı ve göl yatağının istikrarını etkiledi. Bir diğer konu da göl üzerine bir köprü yapılmasıydı. Asma bir köprü olması gerekiyordu, ancak sonunda yolun çoğu kısmı, gölün su sirkülasyonunu sınırlayan ve kuruma sürecini hızlandıran sert bir temel üzerine inşa edildi. Gölün tamamen kuruması durumunda tuz fırtınaları daha sık yaşanacak ve bu bölgenin doğasını, tarımını ve vahşi yaşamını etkileyecek. Bu noktaya gelirsek sonuç yıkıcı olacak diyebiliriz. Bölgenin tarımını ve geçimini etkileyecek ancak bununla sınırlı kalmayacak. Büyük bir göç dalgasına neden olacağını söyleyebiliriz. Kum fırtınaları İran’ın her yerine görülecek ve hatta İran’ın doğu komşularına doğru yayılacak diyebiliriz. Ancak daha da önemlisi, İran’daki bazı uzmanların “İran’ın su iflası” olarak nitelendirdiği karmaşık çevre ve su kaynakları sorununa katkıda bulunacaktır.”
 
GÖLÜN CANLANDIRILMASI GİRİŞİMLERİ POLİTİK
 
Yetkililerin “Urmiye Gölü’nü Canlandırmak İçin Ulusal Komite” adında bir komite oluşturduğunu ve araştırma için fon aldıklarını ancak suyun geçici olarak arttırılması gibi geçici düzeltmeler önerdiklerini belirten Nazemi, bu girişimlerin son derece politik girişimler olduğunu ve çevre aktivistleri tarafından eleştirildiğini söyledi.
 
*İrfan Tuncçelik – Gazeteci 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.