en iyi rulet siteleri
Öztürk: KDP kimyasal silah kullanımında Türkiye ile ortaklaştı
  • Rojev
  • Güncel
  • Öztürk: KDP kimyasal silah kullanımında Türkiye ile ortaklaştı

Öztürk: KDP kimyasal silah kullanımında Türkiye ile ortaklaştı

DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, KDP’nin kimyasal silah saldırılarında Türkiye ile ortaklaştığını belirterek, saldırılara karşı sessizliğin kimyasal silah kullanımını arttıracağı uyarısında bulundu.

ABONE OL
Ekim 21, 2022 08:30
Öztürk: KDP kimyasal silah kullanımında Türkiye ile ortaklaştı
0

BEĞENDİM

ABONE OL
DİYARBAKIR – DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk, KDP’nin kimyasal silah saldırılarında Türkiye ile ortaklaştığını belirterek, saldırılara karşı sessizliğin kimyasal silah kullanımını arttıracağı uyarısında bulundu.
 
AKP-MHP’nin Kürdistan Demokrat Partisi’nin (KDP) işbirliğinde Zap, Metîna ve Avaşîn bölgesine yönelik saldırıları sürüyor. KDP’nin işbirliğine rağmen 6 aydır ilerleyemeyen Türkiye, bu süre zarfında 2 bin 467 kez kimyasal silah kullandı. Türkiye’nin kimyasal silah saldırılarında, 44 HPG’li yaşamını yitirdi. 
 
Açıklamalara ve belgelere rağmen aylardır sessizliğini sürdüren kamuoyu, kimyasal silaha maruz kalan HPG’lilerin görüntülerinin yayınlanmasıyla Türkiye’nin savaş suçu işlediğini belirterek, uluslararası kurumların bölgede incelemelerde bulunması talebini dile getiriyor. 
 
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Berdan Öztürk, Türkiye’nin Kürtlere karşı kimyasal silah saldırılarıyla sürdürdüğü savaş konseptini ve KDP’nin işbirliğine dair değerlendirmelerde bulundu. 
 
KDP’NİN SALDIRILARDAKİ ROLÜ 
 
Türkiye’nin saldırılarında KDP’nin rolüne değinen Öztürk, “KDP’nin bu işgal girişimlerine, kullanılan kimyasal silahlara karşı bir tutumu yok. Bu konuda ortaklaşmış durumdalar. Rojava’da da KDP anlayışı, Barzani ailesinin anlayışı doğrultusunda Kürt yapısının oluşmasını istiyorlar. Bir statü olacaksa da kendi kontrollerinde olsun istiyorlar. Özgür, kendi ayakları üzerinde duran bütün kesimleri kapsayan, demokratik eşit, özgür bir yönetim anlayışı değil, belli bir grubun -Barzani ailesi- kontrolünde olması noktasında anlaşıyorlar. Bu açıdan geliştirilen bütün hamlelere de baktığımızda, oradaki statüyü boşa çıkarmaya dönük girişimler var” dedi. 
 
KDP-TÜRKİYE ORTAKLIĞI 
 
KDP’nin Kürtlerin özgürlüğünü kendi varlığına yönelik tehdit olarak gördüğünü dile getiren Öztürk, “KDP bu anlayışı, bu paradigmayı kendine tehdit olarak gördüğü için Güney işgalinde de Türk devleti ile ortaklaşmış durumdalar. Rojava’daki kazanımlara yönelik de Türkiye ile ortaktırlar. Bunu açık ve net bir şekilde görüyoruz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin Misak-ı Milli ve Neo-Osmanlı hayalleriyle saldırıları sürdürdüğünü ifade eden Öztürk, “PKK bahane ediliyor ama bunların derdi PKK değil. Bu işgaldir, sömürgeciliktir, ilhaktır ” şeklinde konuştu. 
 
İNSANLIK DIŞI UYGULAMALAR 
 
“Tıkanan Türkiye sistemi, bugün kimyasal silahlar kullandı” diyen Öztürk, “Kürtlere karşı yürütülen savaşta, tüm insanlık değerleri ayaklar altına alınmıştır. Hukuku, ahlakı, bütün ilkeleri… Herkesin gözü önünde kimyasal silah kullanılmasıyla da insanlık dışı uygulamalarından bir adım daha öteye gitmiştir” ifadelerini kullandı. 
 
CENEVRE PROTOKOLÜ 
 
Biyolojik ve kimyasal silahların kullanımını yasaklayan Cenevre Protokolü’ne işaret eden Öztürk, “Güney Kürdistan’da daha önce Halepçe’de kimyasal silah kullanıldı. Bu silahı satanların kim olduğu önemli… Buradan bir kazanç elde ediyorlar. Silahlarının ne kadar etkili olup olmadığını da bu şekilde görüp, daha da etkili kimyasal silah üretimine gidiyorlar. Kürtleri bir nevi laboratuvar olarak görüyorlar. Bunu kabul etmemek gerekiyor. Kürt halkının buna karşı durması gerekiyor” diye konuştu. 
 
SESSİZLİĞE KARŞI UYARDI 
 
Saldırılara karşı sessizliğin kimyasal silah kullanımını arttıracağı uyarısında bulunan Öztürk, şunları söyledi: “Bu suç işleniyorsa; amasız, fakatsız, insanız diyen her kesimin tepkisini açık, net bir şekilde göstermesi gerekiyor. Bu silahların kullanımı yasak olmasına rağmen, Güney Kürdistan’da bu silahlar kullanıldı. Defalarca bu silahların kullanıldığı yönünde açıklama yapılmasına rağmen, görevli kurumlar başta olmak üzere, kimse sesini çıkarmadı. Eğer insanlık suçlarına ses çıkartılmıyorsa, bu kabul edilecek bir durum olamaz.”
 
MA / Müjdat Can – Mahmut Altıntaş

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.