en iyi rulet siteleri
Oluç’tan uyarı: Tecrit insanlık suçudur, kimse spekülasyon yapmasın
  • Rojev
  • Politika
  • Oluç’tan uyarı: Tecrit insanlık suçudur, kimse spekülasyon yapmasın

Oluç’tan uyarı: Tecrit insanlık suçudur, kimse spekülasyon yapmasın

Son günlerde İmralı üzerinden yürütülen tartışmalar ve spekülasyonlara yanıt veren HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “İmralı’da Abdullah Öcalan ve yanındaki üç siyasi hükümlü avukatlarıyla ve aileleriyle görüştürülmelidir. Kimse bunun üzerinden spekülasyon yapmaya kalkışmasın” dedi.

ABONE OL
Haziran 20, 2022 11:32
Oluç’tan uyarı: Tecrit insanlık suçudur, kimse spekülasyon yapmasın
0

BEĞENDİM

ABONE OL

ANKARA – Son günlerde İmralı üzerinden yürütülen tartışmalar ve spekülasyonlara yanıt veren HDP Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, “İmralı’da Abdullah Öcalan ve yanındaki üç siyasi hükümlü avukatlarıyla ve aileleriyle görüştürülmelidir. Kimse bunun üzerinden spekülasyon yapmaya kalkışmasın” dedi. Halkların Demokratik Partisi (HDP), Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla gündemi değerlendir. Oluç, ekonomik kriz, İmralı üzerinden yürütülen tartışmalara değindi. Ekonomideki göstergeler üzerinden konuşmasına başlayan Oluç, Türkiye ekonomi literatüründe yeni yöntem ve yaklaşımın adının Nebati yöntemi olduğunu belirtti. “Nedir bu yöntem?” diyen Oluç, “Mesela fiyat istikrarı için ya da yüksek enflasyona karşı rekorlar kıran ithalata işsizliğe karşı atasözleri deyimler ve şiirlerden alıntılarla müdahale etmeye çalışma. Neabti yöntemi bu. Aslında yöntem basit ve maliyeti de yok. Maliyetsiz bir yöntem. Maliyeti yok neden? Bunların bir kısmı söylediği sözlerin bir kısmını sakızların sarıldığı kağıtlar vardır. Oradaki manilerden alan bir Hazine ve Maliye bakanıyla karşı karşıyayız” dedi. ‘İTHALATTAN BAHSETMİYOR’ “Nebati yöntemiyle gözlerimde parıltı var laflarıyla ekonomideki çöküşe ve enkaza karşı mücadele ettiğinizi düşünüyorsunuz” diyen Oluç, “Olacak iş değil. En son Adana’da ‘2022 yılında 250 milyar dolar ihracat hedefimize ulaşacağımıza inanıyorum’ demiş. Güzel. Tüm veriler Türkiye’nin istihdamda atılımlar yaptığını gösteriyor. Peki, söylenmeyenler ne? İthalat rakamlarından bahsetmiyor bu Hazine ve Maliye bakanı. Bu ülkede sadece ithalat mı yapılıyor? ihracat diye bir şey yok mu. İhracatın ithalatı karşılamadığı açığın her ay arttığı görünmüyor mu? Bunları konuşmuyor Hazine Maliye Bakanı. Sadece ihracatı konuşuyor. Çünkü pembeye boyarlarsa hem halkı uyuturuz diye düşünüyorlar hem de baş ekonomiste böyle başarılıyız mesajları vermiş olurlar. Gerçek öyle değil” diye konuştu. ‘FARK DERİNLEŞİYOR’ Türkiye’nin ihracatının Nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre 24,6 arttığını ifade eden Oluç, “23 milyar 368 milyon dolar olmuş. İthalat ne olmuş yine bir yıl öncesiyle karşılaştırırsak yüzde 35 yükselmiş 29 milyar 489 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Nisan ayında aradaki fark 6 Milyar dolardan fazla. Mayısta ne olmuş? İthalat ile ihracat arasındaki açık 10 milyar 679 milyon dolar olmuş. 2022 yılın Ocak ve Mayıs arasındaki periyodunda 43 Milyar 232 Milyon dolar açık gerçekleşmiş. Bunları konuşsana Hazine ve Maliye Bakanı. ‘İhracatı artırıyoruz, 250 milyar dolara çıkaracağız’ diyor. İthalatın ihracatı karşılama oranı düşmüş. Nisan 2021’de 85,9’muş, İhracatın ithalatı karşılama oranı. Mayıs oranında yüzde 79,3’e gelmiş” ifadelerini kullandı. ‘BARDAĞIN BOŞ TARAFINI KONUŞMUYOR’ Hazine ve Maliye Bakanının açıkça manipülasyon yaptığının altını çizen Oluç, şunları söyledi: “Bardağın dolu tarafını gösterip boş tarafını konuşmuyor. Böyle ekonomi yönetimi olabilir mi? Hani istihdamda atılımlar yapıyoruz demiş konuşmasında. Nereden almış bu verileri çok merak ettik? TÜİK mi, İşkur verileri mi? İstihdamda atılım nerede yapılmış? Geniş tanımlı işsizlik artmıyor da sanki istihdam artıyor. İşsizlik azalıyor hem de rekor düzeylerde. Öyle mi? Tamamen uydurma bir sözle karşı karşıyayız. HALKIN SIRTINDAKİ VERGİLERİ AZALTMIYORSUNUZ Enflasyonla mücadele ediyor sözde. Etmiyor, biliyoruz. Enflasyonu kendi lehine halkın sırtında büyük bir kambur olarak kullanıyor. Şimdi diyor ki ‘Enflasyonla mücadeleyi desteklemek üzere 241 milyar lirayı aşan vergi gelirlerinden vazgeçiyoruz.’ Gerçekten müthiş. İlk dört ayın vergi gelirleri ne olmuş? 2022 vergi gelirlerinin beklentisinin yarısını aşmış. Siz vergileri azaltmıyorsunuz halkın sırtından aldığınız vergileri azaltmıyorsunuz. DÖVİZ ALIMLARI DEVAM EDİYOR 2022 yılı vergi gelirlerinin beklentilerinin yarısını aşmış. Siz vergileri azaltmıyorsunuz öyle bir gerçeklik yok. Dolayısıyla fahiş fiyatlarla yüksek enflasyonla halk ezilirken halkı kandırmaya devam ediyorsunuz. Bu başka bir konu hep konuştuk konuşmaya devam edeceğiz. Bu zararın Hazine ve Maliye Bakanı’na rücu edilmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bakın diyor ki; ‘Kredi korumalı mevduatta 21,1 milyar lira ödeme gerçekleştirildi’ Mart, Nisan ve Mayıs ayındaki verileri söylüyor. Geri ne oluyor, önceki aylar ne oluyor? Onlar konuşulmuyor yani kredi korumalı mevduat devreye girdiğinden bu yana ne olmuş? Diyor ki sanki öyle bir anlatıyor ki sanki Türk lirasına dönmeye başlamış, dövizlerin bozdurmuş herkes. Yalan. Kredi korumalı mevduat devreye girdiğinden bu yana döviz mevduatı artmaya devam etmiş. Güven yok insanlar döviz almaya devam ediyorlar. Şimdi kredi korumalı mevduatın hazineye maliyeti çok yüksek. Halkın vergilerinden alınan ödemeler aslında bir avuç rantiyeye aktarılıyor. Bunu söylemeye devam edeceğiz. Kredi korumalı mevduatın yıllık maliyeti bugünkü kurla 150 milyarı aşmıştır. Merkez bankasının yılsonu kur tahmini var tutturamıyorlar yine tutturamayacaklar. DAĞI TAŞI ŞANTİYE YAPTINIZ Ama mesele Hazine ve Maliye Bakanıyla, Sanayi ve Teknolojisi Bakan Yardımcısı sayın Hasan Büyükdede, bir açıklama yaptı. Türkiye’yi Almanya ile karşılaştırdı. Çok güzel ‘Almanya’ dedi. Almanya’nın ekonomik büyüklüğü 4,5 trilyon dolar. Milli gelirde dünyada 4’üncü sırada. Almanya ile Türkiye ile karşılaştırıyor. Hadi onu bir kenara bırakalım. Sanki Türkiye’de AKP iktidarı sanayi yatırımcısı bir iktidar yani boyuna sanayi yatırımları yapıyorlar. Böyle mi? Hayır dağı taşı şantiye yaptınız ya yol inşaatı ya bina inşaatı. Sanayi yatırımlarına baktığımızda bu ülkede son 10 yılda tablo ile karşı karşıyayız. ÇİFTÇİ ÜRETEMEZ HALE GELDİ Büyüme oranları açıklandı. O büyüme oranlarının içinde finans ve sigortacılık sektörünün payı yüzde 24 olmuş. Sanayinin payı ne olmuş yüzde 7,4, tarımın payı ne olmuş yüzde 0,9, Sanayi Bakan Yardımcısı ‘sanayi’ diyor. Neden bahsediyorsunuz. Tarım Bakanı neden susuyor bu Sanayi Bakan Yardımcısını söylediklerine cevap vermiyor. Tarım Bakanı neden savunmuyor tarımı? Bakın Nisan ayı itibariyle çiftçinin girdi fiyatlarının yıllık artışı yüzde 117 olmuş. Tarım Bakanı farkında mısınız? Gübrede artış yüzde 241 olmuş, mazot ve enerjide yüzde 189 olmuş. Farkında mısınız? Girdi maliyetleri TL’nin hızla değer kaybı sonucunda tırmanmaya devam ediyor tarımda. Tarımda insanlar üretmez hale gelmiş. Çiftçi, küçük üreteci ekemez, ürün alamaz hale gelmiş. Hayvancılık yapılamaz hale gelmiş. Sanayi Bakan Yardımcısı hala ‘Tarımın getirisi bize yüzde 50 milyar dolar sanayi de 300 milyar dolar’ sanayine yatırım yapmadınız. Tarımın getirisi sadece 50 milyar dolarla ölçebilir miyiz? Bu ülkenin insanları ne yiyecek. Tarımı çökertecek sizsiniz. Küçük üreticisi çiftçi ne yapacak. Bütün tarım alanlarını yandaşlarınıza satıp inşaat yapacaksınız böyle bir anlayış olabilir mi? Olabiliyor İktidarın anlayışı bu. ASGARİ ÜCRETİ DÜŞÜRMEK İÇİN ENFLASYONU DÜŞÜK AÇIKLAYACAKLAR Temmuz ayına yaklaştık. Asgari ücretin mutlaka 2022 Temmuz’unda düzenlemesi gerekiyor. Yani düzenlenecek bir yasa var. İktidar lütfu değil bu. Enflasyon farkı oranında düzenleme yapılacak. Tabii ki yetersiz. Açlık sınırının 6 bin TL’nin üzerine çıktığı bir yerdeyiz. Asgari ücret 4 bin 253 lira. Yoksulluk 20 Bin TL’nin üstünde asgari ücret 4 bin 253 TL. Mutlaka düzenleme yapılacak. Ama bu iktidarın lütfu değil. Bu düzenlemeyi düşük tutmak için TÜİK aracılığıyla Mayıs ayı enflasyonun yüzde 3 açıklayacaklar. TÜİK’in başkanı ve sorumluları emekçilerin emeklilerin işçinin ekmeğine kan doğramıştır. Bu vebalin üstesinden giremeyeceklerdir. Yani Temmuz’daki düzenleme yapılsın diye enflasyonu düşüş yapıyorlar.  TÜİK’İn yaptığı budur. Bir kez daha uyarıyorum. HSK ATAMALARI HSK 5 bin 426 savcı ve hakimin görev yerlerini değiştirdi. İktidar güdümündeki bir HSK’den bahsediyoruz. Ve baktık, çok ilginç değişiklikler yapılmış. Havuç sopa yöntemini kullanıyor bu HSK. Kime karşı? Hakim ve savcılara karşı. İktidarın siyasi çıkarlarına hizmet edecek kararları veren hakim ve savcılar terfi almışlar. Ama iktidarın çıkarına olmayan kararlar veren yargıçların terfisi düşürülmüş. Oradan oraya sürülmüşler. Birkaç örnek vermek istiyorum. Bir tanesi Gezi davasında muhalefet şerhi veren tek hakim Kürşat Bektaş İstanbul’dan Tokat’a sürülmüş. Sen nasıl şerh yazıyorsun diye. Kime bu işaret, bütün hakimlere. KOBANÊ DAVASI SAVCISINA TERFİ Kobanê Kumpas Davasında hukuku ayaklar altına alan savcı Ahmet Altun’a bir havuç verilmiş. Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekili olmuş. Çok iyi çalıştın diye. HDP’ye yönelik dava açmak, fezleke göndermek savcılar için terfi meselesidir. Almış işte Ahmet Altun da. Cumhuriyet Gazetesinde yönelik soruşturma yürüten ve operasyonlara imza atan savcı da terfi etmiş Malatya’dan Ankara Bölge Adliye Mahkemesi üyeliğine getirilmiş.   KÜRT GAZETECİLERİ TUTUKLAYANLARA TATİL BİLETİ Cemal Kaşıkçı davası iade edildi Arabistan’a. Bu hafta Suudi prensi gelecek. Davanın Suudi Arabistan’a devrine ilişkin karara şerh düşen hakim Maraş’a gönderilmiş. Sürgün yeri. Geçen hafta Diyarbakır’da 22 gazeteci gözaltına alındı, 16 gazeteci tutuklandı. Bu Kürt gazetecilerle ilgili soruşturma yürüten Bismil Cumhuriyet başsavcısı İzmir’e gönderilmiş. İzmir’e tatil biletine sahip olmuş o savcı. Tutuklama kararı veren hakim nereye gönderilmiş, Bismil’den Sakarya’ya. Yani örnekleri artırabiliriz ama bu kadarı yetsin. Çok açık ve net bir şekilde HSK bütün hakim ve savcılara demiş ki bu atamalarla, iktidarın istediği yönde karar verenleri terfi ettiririz, iktidarın istemediği kararları veren, şerh yazanları ise terfi ettirmeyiz onları sürgüne göndeririz, rütbelerini alırız. Çok açık ve net bu görülüyor. İFM YASASI Bu hafta meclis gündemi iki konuyla ilgilenecek. Bir tanesi İstanbul Finans Merkezi. Orada bir inşaat yapıldı, o inşaatın içine şimdi çeşitli kurumları Ankara’dan taşıyacaklar. Buna ilişkin bir kanun teklifi eleştirilerimizi yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Mesele İstanbul’da yapılan inşaatın içine Ankara’dan kurumları taşımak ile ekonomiyi düzeltilecek olsaydı hep beraber o taşımayı yapardık. Öyle değil. Şimdi Merkez Bankası, SPK, TÜİK gibi bağımsız olması gereken kurumların iktidarın emir ve komuta zinciri içinde çalışmaktadır. Bu kurumları ve kamu bankalarını hangi inşaatın içine taşırsanız taşıyın ekonomi yönetimi açısından düzeltici bir sonuç almak mümkün değildir. ÖZGÜR BİÇİMDE DEZENFORMASYON YAPMAK İSTİYORLAR Basın yasası dezenformasyon yasası diye geçen basında ve sosyal medyada düzenlemeler içeren bir yasa ile karşı karşıyayız. Bunun neden getirildiğini biliyoruz. Çok büyük ibr sansür yasası ile karşı karşıyayız sansürü krizin üstünü örtmek için istiyor. Yani TÜİK’in yalan ve hormonlu rakamları düzeltmeye çalışanlara yönelik sopa sallıyor iktidar. Sadece TÜİK değil bütün alanlardaki krizin üstünü örtmek için bu yasayı getirmiş durumda. İktidar özgür biçimde dezenformasyon yapabilmek istiyor. Onun için bu sansür yasasını gündeme getirdi. İstiyor ki bütün medya ve sosyal medya, görsel işitsel ve yazılı medya ve sosyal medya tek yerden yönetilsin. Tek fikir hakim olsun orada. Sadece örneğin A Haber gibi herkes yapsın haberlerini. İktidar bunu istiyor iktidarın medyası AKP’nin trolleri her yere hakim olsun gerçekler konuşulmasın istiyor. Bununla ilgili bir yasa geliyor. Düşünce ve ifade özgürlüğüne ve evrensel haklara ağır bir darbedir. İletişim hakkına, haber alma hakkına ağır bir darbedir. Bunları konuşmaya devam edeceğiz. MUHALEFETE DE İKTİDARA DA: TECRİT İNSANLIK SUÇU DEĞİL Mİ? Son bir konu var konuşmak istediğim. Bir haftayı geçti televizyon programlarında her zaman olduğu gibi HDP olmaksızın en fazla HDP konuşuluyor. Adımıza sınırsız söz kuruluyor. Kurulan sözler doğru olsa çok güzel söylüyorsunuz diyeceğiz. Onlar da yanlış gerçek bilgiden yoksun sözler kuruluyor. Tamamen bir spekülasyon ortamı. Bunu sadece iktidar yapmıyor kendisine muhalefet diyen kanallarda da görüyoruz. Bilgisiz yorumlar bilgi sahibi olmadan yapılan yorumlar. Bunları daha açık konuşacağız. Bazı sorular sormak istiyoruz. Konu İmralı’daki mutlak tecrit. Sorular ne? İktidara da muhalefete de soruyoruz. Bir insanın kim olduğundan bağımsız olarak aile ile görüşme hakkı var mı? Hükümlüden bahsediyoruz. Hukukun herhangi bir yerinde var mı ailesiyle görüşme yapamayacağına dair bir hüküm. Yok. Ama cevap verin. Var mı? Hukukun herhangi bir yerinde var mı? 23 yıl boyunca hükümlü olan birinin avukatlarıyla görüşemeyeceğine dair bir hüküm. Uluslar ve uluslararası hukuku kastediyorum. Hukukun hangi maddesi telefon hakkını kullanamaz diyor? Peki uluslararası kurumlardan, CPT başta olmak üzere diğer uluslararası kurumların var dediği tecrit bir işkence sistemi değil midir? İnsanlık dışı ve hukuk dışı değil midir? Bu soruları soruyoruz. Bu basit sorular aslında tüm meselenin özüne işaret eden sorulardır. KİMSE SPEKÜLASYON YAPMASIN İhlal ve hukuksuzluk var diyorsanız bu konuya dair hukuki ve insani söz kurmak zorundasınız. Hukukun uygulanmasının önünü açmak zorundasınız. İktidara da muhalefete de söylüyorum. Siyasetin görevi budur. Bizim de söylediğimiz budur. Şimdi koşulsuz ve zamansız olarak bu gerçeklerin yanında duruyoruz. Talebimiz çok açık, daha önce de konuştuk, ben burada basın toplantılarında konuştum, Genel Kurul’da konuştuk konuşmaya devam edeceğiz. Talebimiz çok açık. İmralı’da Abdullah Öcalan ve yanındaki üç siyasi hükümlü avukatlarıyla ve aileleriyle görüştürülmelidir. Hem de hızlıca. Bu en doğal haktır. Kimse bunun üzerinden spekülasyon yapmaya kalkışmasın. Özellikle muhalefeti kastederek söylüyorum. Artık bu tür spekülasyonlara son verin hukukun gereğini yapın. Ya da bunu savunun. Bu konuyu tartışmaya devam edeceğiz. Çeşitli yanlarıyla değerlendirmeye devam edeceğiz. Biz hukuksuzluğun sona ermesi için bunu yapıyoruz. Hedefimiz esas olarak budur.”

En az 10 karakter gerekli