en iyi rulet siteleri
‘İktidar, beceriksizliği duyulmasın diye gazetecilere saldırdı’
  • Rojev
  • Güncel
  • ‘İktidar, beceriksizliği duyulmasın diye gazetecilere saldırdı’

‘İktidar, beceriksizliği duyulmasın diye gazetecilere saldırdı’

Gazetecilerin deprem bölgesinde engellenmesinin ve yayın yasaklarının hukuk dışı olduğunu ifade eden gazeteciler, “İktidar kendi beceriksizliğini, eksikliğinin duyulmasını istemediği için gazetecilere saldırdı” dedi.

ABONE OL
Mart 4, 2023 06:30
‘İktidar, beceriksizliği duyulmasın diye gazetecilere saldırdı’
0

BEĞENDİM

ABONE OL
İSTANBUL – Gazetecilerin deprem bölgesinde engellenmesinin ve yayın yasaklarının hukuk dışı olduğunu ifade eden gazeteciler, “İktidar kendi beceriksizliğini, eksikliğinin duyulmasını istemediği için gazetecilere saldırdı” dedi. 
 
Mereş merkezli 11 ilde yaklaşık 46 bin insanın yaşamını yitirdiği, binlercesinin ise yaralandığı depremin üzerinden 26 gün geçti. Halkın yardım çağrılarına cevap veremeyen iktidar ile AFAD ve Kızılay gibi yardım kurumlarına tepkiler dinmezken, halkın yaşadığı mağduriyeti yansıtan gazeteciler hedef alınıyor. 
 
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deprem bölgesinde Olağanüstü Hal (OHAL) ilanının ardından, gazeteciler gözaltına alınmaya başladı. Deprem sonrası gazetecilerin hedef alınması ve getirilen yayın yasaklarını Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Basın Yayın Matbaa Çalışanları Sendikası (DİSK Basın-İş) Genel Başkanı Faruk Eren ve Medya ve Hukuk Çalışmaları Derneği (MLSA) Eş Direktörü avukat Veysel Ok değerlendirdi. 
 
KÜRT GAZETECİLER HEDEFTE 
 
Veysel Ok, Kürt basının depremden hemen sonra bölgeye giderek yaşanan ihmal ve yetersizlikleri kamuoyuna aktarmasından dolayı iktidar tarafından hedef alındığını hatırlattı. “Deprem bölgesinde bulunan çoğu gazetecinin Kürt olması iktidarın dikkatini çekti.  İktidarın ilk yaptığı şey çoğunluğu Kürt medya sitelerine erişim engeli koyması”  ifadelerini kullanan Ok, Kürt basının uzun bir dönemdir iktidar tarafından hedef alındığının atlını çizerek, 60’tan fazla Kürt gazetecinin bugün cezaevinde olduğunu hatırlattı. Ok, gelinen süreçte Kürt medyasına saldırıların bugün bütün medyaya yayıldığını da sözlerine ekledi. 
 
İktidarın Kürt gazetecilere yöneliminin aynı zamanda Kürt sorununa olan yaklaşımını belirlediğini ifade eden Ok sözlerine şöyle devam etti: “Depremden dolayı Türkiye’ye yardım eden bütün ülkelere Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu bütün dillerde teşekkür ederken, Kürtçe teşekkür etmedi. Bu iktidarın Kürt sorununa yaklaşımın bir yansımasıdır. Kürt basınına yönelik bu baskılara karşı ortak ses çıkarmak gerekiyor. Gazetecilerin hakkını savunmak için ilkesel olmak gerekiyor ayrıştırıcı değil. Depremden sonra 304 sitenin bir günde kapatılması mümkün değil. Bu kararın kendisi hem hukuksuz, hem de politik bir karardır.” 
 
1999 yılında Gölcük depremine dikkat çeken Ok, 20 saate yakın iletişimin olmadığını, bundan dolayı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) iletişim şirketlerine idari para cezası kestiğini hatırlatarak “Bakanlar kurulu olası doğal afet durumunda önlem aldıklarını söylediler. Biz Mereş depreminde böyle bir şeyin olmadığını gördük. Bu şirketlerin hiçbir şekilde önlem almadığın gördük. Türkiye’de tekleşmiş iletişim şirketlerinin bu deprem de gördük, hiçbir yatırım yapmadıklarını halka büyük vergiler kestiğini gördük” ifadelerinde bulundu. 
 
‘BTK İNSANLARIN ÖLÜMÜNE GÖZ YUMDU’
 
Deprem sonrası ortaya çıkan ihlal ve eksiklilerin kamuoyunun tepkisine neden olduğunu bundan kaynaklı da iktidarın sanal medya platformlarında “bant daraltmasına” gittiğini ifade eden Ok,  “Bilinçli bir şekilde yurttaşların ölümüne izin verildi. Twittler sayesinde birçok insanın yeri belirlendi ve bu insanlar kurtuldu. BTK hiçbir gerekçe sunmadan ‘dezenformasyon’ adı altında sanal medyaya erişim engeli getirdi. BTK’nın tercihi iktidardan yana oldu halktan yan değil. İnsan yaşamını, insan örgütlenmesini değil iktidarın eksikliklerini, ihmallerini kamuoyuna ulaşmasını engellemeyi tercih ettiler, bu da bir suçtu. Biz bunun için suç duyurusunda bulunduk.  BTK hem haberleşmeyi engelledi hem de insanların ölümüne göz yumdu” diye kaydetti. 
 
OHAL SONRASI MEDYA ENGELLERİ
 
Faruk Eren ise “İktidar kendi beceriksizliğini, eksikliğinin duyulmasını istemediği için gazetecilere saldırdı” dedi. RTÜK ve “sansür yasası” ile iktidarın medya üzerinde baskı oluşturmaya çalıştığını belirten Eren, bunun keyfi olduğunu ve ilan edilen OHAL ile birlikte yürürlüğe girdiğini aktardı. Eren, “Devlet sahaya indiği gibi gazeteciler akreditasyonu sorma, turkuaz kartı (sarı basın kartı) sorma gibi yöntemler kullandı. Bunların da hiçbiri yasal değildi” ifadelerini kullandı.  
 
ÖZGÜR BASIN AKTARDI 
 
Kürt basınına yönelik büyük baskıların olduğunu ve yaptıkları haberlerden kaynaklı aylardır tutuklu bulunan Kürt gazetecilerin, iddianamelerin dahi çıkmadığını belirten Eren konuşmasını şöyle sonlandırdı: “Deprem bölgesinde olan gazetecilere, şiddetler uygulanarak gözaltı yapıldı. Bölgede ki birçok haberi özgür basın geleneğinden öğrendik. Kısacası iktidar kendisinden olmayan her mecrayı susturmaya çalışacak.” 
 
DEVLETTEN ÖNCE GAZETECİLER ORADAYDI 
 
Deprem bölgesinde yaşanan gelişmeleri yerinde takip eden Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Yönetim Kurulu üyesi Nişmiye Güler, devletin bölgeye geç geldiğini ve halen köylere ve mahallere yardım götürülmediğini belirtti. Tüm bu eksikliklerden dolayı devletin, bölgede bulunan gazetecilerin gerçekleri topluma ulaşmasını engellemeye çalıştığını aktaran Güler, “İktidar kendi başarısızlığının görünmesini istemiyor. Devletin kurumları olan AFAD ve Kızılay’ın yardım götürmediğini ve halka hala ulaşmadığını yerinde gördük” dedi.
 
Özgür Basın’nın daha önce de bu tür engellemeler maruz kaldığını hatırlatan Güler, bu tür durumlar Özgür Basın’ın nasıl pozisyon alacağını iyi bildiğini ifade ederek Roboski Katliamı ve Elazığ depreminde yaşananları örnek verdi. Güler, şöyle devam etti: “Ne söylenmesi gerekiyorsa Özgür Basın her yerde söylüyor ve yansıtıyor. Gazeteciler arasında dayanışma olması gerekiyor. Bir sürü tutuklu gazeteci arkadaşımız var buna kimse ses çıkarmıyor. Hala onların izinde giden en azından bıraktığı yolda giden gazeteciler var” diye ifade etti.
 
 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.