İSTANBUL – Nükleer santrallerin silah üretimine dayalı projeler olduğunu belirten ekolojist Cemil Aksu, Akkuyu’ya karşı çıkmanın barış, demokrasi, eşitlik ve özgürlükten yana bir tutum olacağını söyledi.
Nükleer enerjinin başlangıcı 1879 yılında uranyumun keşfi ile başladı. İlk somut çalışma ise 1934 yılında fizikçi Enrico Fermi’nin uranyumdan küçük atomların olduğunu keşfetmesi oldu. İkinci Dünya Savaşı’nın devam ettiği 1942 yıllında nükleer santrallerin altyapısını oluşturan uranyum ve kontrol çubuklarıyla bir sistem oluşturuldu.
ABD 1945 yılında nükleer silah denemelerine başlasa da tam manada bugün ki nükleer santral sistemine en yakın kurulan ve elektrik üreten ilk nükleer santrali, 1954 yılında Sovyetler Birliği kurdu. Dünyada 450 civarında nükleer santral bulunurken, Türkiye’de ise AKP-MHP iktidarının Rusya ile anlaşarak temellerini attığı ve neredeyse hiçbir Türkiye şirketinin yer almadığı Mersin’deki Akkuyu Nükleer Santrali bulunuyor. 2023 yılı içerisinde tamamlanması hedeflenen santrale yönelik tüm tepkilere rağmen 27 Nisan’da nükleer yakıt getirildi. Polen Ekoloji’den Cemil Aksu, konuya dair değerlendirmelerde bulundu.
‘RADYASYON HAPSEDİLEMEZ’
Nükleer santrallerde, radyasyon sızıntı olmadan depolanmanın mümkün olmadığını belirten Aksu, ayrıca şu an kadar hiçbir ülkenin nükleer atıkları bertaraf edecek bir çözüme ulaşmadığını söyledi. Nükleer santrallerde radyoaktif sızıntıların büyük ihtimal olduğunun altını çizen Aksu, “Bu ihtimal gerçekleştiği zamanda buna karşı herhangi bir tedbir alabilme imkanı da yok. Çünkü radyasyon hiçbir şekilde bir yere hapsedilemeyen bir enerji ve ışık dalgasıdır” dedi.
‘SİLAH ÜRETİMİ YAPILIYOR’
Yüksek maliyete neden olan ve toplum ile çevre sağlığına yarardan çok zararı olmasına rağmen ülkelerin neden nükleer santral inşa ettiklerine değinen Aksu, birinci nedenin silah üretimi olduğuna dikkat çekti. Nükleer santrallerde daha önce atom bombalarının üretildiğini belirten Aksu, İkinci Dünya Savaşı’nda ABD tarafından Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kentlerine atom bombalarının atıldığını hatırlattı.
Günümüzde nükleer santrallerin silah üretimine devam ettiğine işaret eden Aksu, “Seyreltilmiş uranyum ve belli izotoplar başka nükleer silahlarda kullanılmaya devam ediliyor. Bunlar atom bombası gibi büyük etkileri olan silahlar değil ama daha düşük etkileri olan silahlarda kullanılıyor. Örneğin roket başlıklarında, mermilerde kullanılıyor” diye belirtti.
‘ÜLKE GELİŞİMİNE KATKISI YOK’
Nükleer enerjinin hiçbir şekilde ülke gelişimine katkı sağlamadığını dile getiren Aksu, aynı zamanda enerji sorununun çözümüyle de bir ilgisinin olmadığını belirtti. Nükleer santrallere sahip ülkelerin başka teknik ve kaynaklardan enerji üretmeye ihtiyaç duyduklarını ifade eden Aksu, nükleer enerji ile emperyalist ülkelerin az gelişmiş ülkeleri kendine bağımlı kılmaya çalıştığını dile getirdi. Aksu, “Örneğin Türkiye’de de Akkuyu Nükleer Santrali bir Rus yapımıdır. Akkuyu Nükleer Santralin yapımında neredeyse hiçbir Türk şirketi yer almıyor. Mevcut şirketlerin hepsi yabancı menşelidir. Oradaki bütün teknoloji Rusya’dan alınıyor. Kullanacağımız uranyumu da Rusya’dan alacağız” dedi.
HALKA YANSIMALARI
Mevcut barajlardaki enerji üretiminin ülkenin enerji ihtiyacını karşılayabileceğinin altını çizen Aksu, nükleer santraldeki ısrarın uluslararası ilişkiler nedeniyle olduğunu dile getirerek, ekledi: “Buradaki ısrar daha çok uluslararası ilişkilerden yararlanılarak, Türkiye’nin bölgedeki sömürgeci politikalarıyla, savaş politikalarıyla ve bu savaş politikalarından beslenen Türkiye’deki bir avuç sermaye tekelinin kasalarındaki karlarını artırmak dışında bir amaç gütmüyor. Burada ne halkın ne doğanın ne şimdiki kuşakların bir çıkarı var. Aksine hem şimdiki hem de gelecek kuşakların sağlıklı, demokratik bir ortamda yaşamasını ortadan kaldıran bir yatırımdır.”
Türkiye’de elektriğin pahalı olduğuna işaret eden Aksu, Akkuyu Nükleer Santrali hayata geçtiğinde de elektriğin ucuzlamayacağını belirtti.
Nükleer santral faaliyete geçtiği takdirde elektriğin maliyetinin daha da artacağını sözlerine ekleyen Aksu, “Nükleerden üretilen elektrik, mevcut hidroelektrik santral, rüzgar ya da güneş santrallerinden üretilen enerjiden onlarca misli pahalıya satılacak. Dolayısıyla Türkiye’ye yeni mali bağımlılıklar, yeni mali yükler aynı zamanda da insani ve ekolojik riskler getirmek dışında hiçbir katkısı olmayacak” dedi.
DÜNYADAKİ ENERJİ KRİZİ
Dünyada bir enerji krizi değil fazla üretim krizi olduğunu belirten Aksu, kapitalist sistemin sürekli olarak daha fazla üretmeyi amaçladığını bunun da daha fazla ekolojik ve doğa felaketine neden olduğunu belirtti. Bu kısır döngünün kırılması gerektiğini dile getiren Aksu, “Bu kısır döngüyü kırmadığımız müddetçe enerjiyi hangi kaynaktan üretirseniz üretin enerji krizini çözemezsiniz. Kapitalist sistem sürdükçe enerji krizini çözemezsiniz. Enerji krizini çözemediğiniz sürece de sürekli yeni felaketlerin kapısını aralamış olursunuz ki yaşadığımızda bu oluyor” diye belirtti.
NÜKLEERDEKİ ISRARIN SEBEBİ
AKP-MHP iktidarının nükleer santraldeki ısrarının sebebinin bölgede yürüttüğü savaş politikası olduğuna dikkat çeken Aksu, şöyle dedi: “AKP iktidara geldikten sonra önce ‘komşularla sıfır sorun’ diye işe başlamıştı. Ama kısa dönemde bütün komşularıyla hatta sadece sınır komşularıyla değil Ortadoğu, Afrika ve Avrupa’daki bütün ülkelerle düşmanlığa dayanan bir politika gütmeye başladı. Bölgede de özel olarak İsrail ile siyasi ve askeri güç olarak yarışıyor. İran’da ve İsrail’de nükleer santraller, nükleer silahlar olduğu için AKP-MHP faşist yönetimi de nükleer silahlar edinmek istiyor. Bu sayede Ortadoğu’da daha fazla söz sahibi olacağını ve aynı zamanda Avrasya’da daha fazla söz sahibi olacağını düşünüyor.”
Nükleer enerji ile savaş politikaları arasında direkt bir bağlantı olduğunun altını çizen Aksu, nükleer enerjiye karşı çıkmanın barıştan yana bir tavır olduğunu dile getirdi. Aksu, “Dolayısıyla biz nükleer enerjiye karşı çıkarken aynı zamanda Türkiye’nin bütün bölge halklarıyla barış temelinde ilişkiler geliştirmesini ve buralarda demokrasinin, eşitliğin, adaletin, insanların özgürce yaşamasını destekleyen politikalar geliştirilmesinin yanında duruyoruz” dedi.
‘SAVAŞ HALKA KAYBETTİRİYOR’
Birçok ülkede nükleer silah ve savaş politikalarını destekleyen milliyetçi, faşist hareketlere karşı demokratik muhalefetin olduğunu söyleyen Aksu, şöyle devam etti: “Bizim her durumda demokratik muhalefetle işbirliğini geliştirmeye, bu ülkede de demokrasinin başarıya ulaşması için mücadele etmeye ihtiyacımız var. Amacımız Ortadoğu’da demokratik, barışçıl, eşitlikçi bir toplum kurmak ve bunun için mücadele etmek. Savaş politikaları halklara kaybettiriyor. Bizim artık kaybedecek ne zamanımız var ne de canımız var.”
MA / Ömer İbrahimoğlu