en iyi rulet siteleri
‘Adalet Nöbeti direniş ve mücadele alanıdır’
  • Rojev
  • Güncel
  • ‘Adalet Nöbeti direniş ve mücadele alanıdır’

‘Adalet Nöbeti direniş ve mücadele alanıdır’

Tutuklu yakınlarının yılını dolduran Adalet Nöbeti’ni müvekkillerinden kaynaklı takip eden avukat Özüm Vurgun ile Dr. Elif Turan, ailelerin mücadelesine dikkati çekerek, infazları yakılan ve hasta tutukluların serbest bırakılması gerektiğini vurguladı.

ABONE OL
Kasım 16, 2022 07:00
‘Adalet Nöbeti direniş ve mücadele alanıdır’
0

BEĞENDİM

ABONE OL
AMED – Tutuklu yakınlarının yılını dolduran Adalet Nöbeti’ni müvekkillerinden kaynaklı takip eden avukat Özüm Vurgun ile Dr. Elif Turan, ailelerin mücadelesine dikkati çekerek, infazları yakılan ve hasta tutukluların serbest bırakılması gerektiğini vurguladı. 
 
İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre, cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere toplam bin 517 hasta tutuklu ağır hak ihlalleriyle karşı karşıya. Aynı zamanda cezası biten tutukluların da infazları yakılarak, serbest bırakılmaları engelleniyor. Cezaevlerinde katlanan hak ve hukuk engeline karşı Amed’de 16 Kasım 2021 tarihinde Adalet Nöbeti’ni başlatan tutsak yakınları, bugün eylemin bir yılına ilişkin açıklama yapacak. Amed’de başlatılan nöbet eyleminin ardından Wan, İzmir ve İstanbul’da da tutukluların serbest bırakılması için benzer eylemler başlatıldı. Birçok kez Ankara’ya giden tutuklu aileleri, siyasi parti genel merkezlerini ziyaret edip, Meclis’te grubu bulunan partilerle görüşmelerine rağmen verilen sözler tutulmadı.
 
Tutuklu müvekkillerinden kaynaklı ailelerin eylemini yakından takip eden Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin (ÖHD) Amed Şubesi Eşbaşkanı Özüm Vurgun ve tedavisi engellenen hasta tutukluların durumunu izleyen Amed Tabip Odası’nın (DTO) Başkanı Elif Turan, ailelerin eylemine dair konuştu. 
 
‘ATK TAHLİYELERİ ERTELİYOR’
 
Cezaevlerindeki hasta tutuklulardan mektuplar aldıklarını belirten Turan, “Aileler, hasta ve infazı yakılan tutuklular için bir yıldır adalet arıyor. Dışarıda hak ihlalleri arttığında en büyük etki cezaevlerine yansıyor. Adli Tıp Kurumu (ATK), çok sayıda hasta tutuklunun tahliyesini erteledi. Aysel Tuğluk için ‘cezaevinde kalabilir’ raporu verildi. Ancak Kocaeli Tıp Fakültesi, cezaevinde kalamayacağına dair rapor verdi. Bu nedenle hasta tutuklular hakkında sadece ATK karar vermemeli, sağlık uzmanları da karar vermeli” diye belirtti.
 
‘SAĞLIK HAKKININ İHLALİ İŞKENCEDİR’
 
Uluslararası hukuka göre tutukluların sağlık hakkının ihlalinin suç olduğuna dikkati çeken Turan, şöyle dedi: “Uluslararası hukuka göre, cezaevine giren kişi sadece özgürlük hakkını kaybeder. Dışarıdan biri hastaneye gidebiliyorsa tutuklular da gidebilir, onların da hakkı var. Ama sağlık hakları ihlal ediliyorsa bu işkencedir. Sadece sağlık değil, mahpusların tüm hakları yerine getirilmelidir. Bu nedenle diyoruz ki, hasta tutuklular cezaevinde, ihtiyaçlarını karşılayamıyorsa bağımsız bir kurul kurulup salıverilmesine karar verilsin. Ailelerin istediği de budur. Ailelerin istekleri bir an önce yerine getirilsin.”
 
‘KANGREN HALİNE GELDİ’
 
Ailelerin bir yıldır sokakta olduğunu vurgulayan ÖHD Amed Şubesi Eşbaşkanı Özüm Vurgun da, farklı kentlere de yansıyan eyleme ilişkin, “Adalet Nöbeti, sağlık hakkına erişemeyen tutukluların ve sebepsiz yere infaz yakmaların önüne geçmek için başlatıldı. Adalet Nöbeti, sonrasında şekil değiştirdi. Talepleri yerine gelmeyen aileler, 100’üncü gün sonrasında haftada 3 gün olmak üzere Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri nöbeti devam ettirdi. Devletin suçlayamayacağı hukuki bir dille, en önemlisi de siyasi partilerle de ilişkiler geliştirilerek devam etti. Cezaevindeki hak ihlalleri kangrenleşen bir soruna dönüştü. Bunlardan sağlık hakkına erişememe ve infaz yakmalar da ülkenin geldiği hukuksuzluğu gözler önüne seriyor. Ölümle yüz yüze gelmiş hasta tutuklular üzerinden cezalandırma politikaları tamamen sağlık süreçlerinden ve Hipokrat yemininden ayrı, düşman hukukunun uygulanmasıyla gelişiyor” dedi.
 
‘TALİMATLA SÜREÇ YÜRÜTÜLÜYOR’
 
Son birkaç ay içerisinde 49 hasta tutuklunun yaşamını yitirdiğini hatırlatan Vurgun, ölümlerin ATK’nin “cezaevinde kalabilir” raporlarından kaynaklandığını söyledi. Vurgun, “ATK’nin verdiği raporların tamamı ‘cezaevinde kalabilir’ üzerinedir. ATK’nin denetlenebilir bir sistematiği yok. İşleyişini Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı üzerinden sürdürüyor. Devletin verdiği talimatlarla süreci yürütüyorlar. Bu hukuksuzlukların yanı sıra bağımsız heyetlerin incelemesinin yapılması gerekiyor. Sağlık hakkına erişim önündeki engellerin kaldırılması gerekiyor. ATK süreciyle beraber, tutukluların sudan sebeplerle infazları yakılıyor. Cezaevlerinde, ikinci bir merci gibi olan yargılama süreci var. Oraya giden yapının da yine devletle bir bağı var ve hiçbirinin yeterliliği yok” ifadelerini kullandı. 
 
AİLELERLE DAYANIŞMA ÇAĞRISI
 
Koğuşta çok fazla temizlik yaptığı ve okuma yazma bilmediği için infazı yakılan tutukluların dahi olduğunu belirten Vurgun, bu hukuksuz uygulamaların ise daha çok siyasi tutuklulara yönelik olduğunu dile getirerek, ekledi: “Bu hukuksuzluklar, yaşam hakkı ihlaline kadar ilerlemiş durumda. Mehmet Emin Özkan ve Aysel Tuğluk’ta gördüğümüz bunlardan sadece birkaçı. Hukuken yapılacak hiçbir şeyin kalmadığından değil, yapılmamasının keyfi hale dönüştüğü, herkesin hukuku keyfi bir biçimde kullanmasından kaynaklıdır. Türkiye’deki siyasal süreç de göz önünde bulundurulduğunda ailelerin toplu bir direniş göstermesine ve bir mücadele alanını oluşturmasını da sağlıyor. Bunların hepsi hukuka uygun, haklı taleplerdir. Türkiye’de yaşanan bu hukuksuzluğa karşı harekete geçilmeli ve sessiz kalınmamalıdır. O yüzden, ailelerin direnişleri ve mücadelesi desteklenmelidir.”
 

Bu yazı yorumlara kapatılmıştır.