en iyi rulet siteleri
Ragıp Zarakolu: 2012’deki dava için iademi istemek gülünç
  • Rojev
  • Güncel
  • Ragıp Zarakolu: 2012’deki dava için iademi istemek gülünç

Ragıp Zarakolu: 2012’deki dava için iademi istemek gülünç

Türkiye’nin iadesini istediği listede ismi yer alan yazar Ragıp Zarakolu, Türkiye’nin “zafer” olarak sunduğu Madrid zirvesinden bir kazanım elde etmediğini belirterek, “2012 yılından serbest kaldığım bir davada benim iademi istemek gülünç” dedi.

ABONE OL
Temmuz 5, 2022 08:00
Ragıp Zarakolu: 2012’deki dava için iademi istemek gülünç
0

BEĞENDİM

ABONE OL

İSTANBUL – Türkiye’nin iadesini istediği listede ismi yer alan yazar Ragıp Zarakolu, Türkiye’nin “zafer” olarak sunduğu Madrid zirvesinden bir kazanım elde etmediğini belirterek, “2012 yılından serbest kaldığım bir davada benim iademi istemek gülünç” dedi.  İspanya’nın başkenti Madrid’de gerçekleşen NATO zirvesinde, Finlandiya, İsveç ve Türkiye arasında mutabakat metni imzalandı. Bu sonuçla İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılmasının önü açıldı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın iadesini istediği çok sayıda ismin yer aldığı listeyi İsveç’e verdiği belirtilirken, listede ismi yer alan yazar Ragıp Zarakolu, NATO zirvesi ve iade talepli listeyi değerlendirdi.  Zarakolu, Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik işgal girişiminin Baltık Cumhuriyetleri içerisinde bulunan Finlandiya ve İsveç gibi eski Rus İmparatorluğu’nun parçası olan bağımsız bölge devletlerinin endişelerine yol açtığını ifade etti. Zarakolu, bu devletlerin, bugün “işgal” saldırılarına karşı yıllardır yürüttüğü tarafsızlık politikasından vazgeçtiğini belirtti. Bundan dolayı bu devletlerin NATO’ya üyelik için başvurduğunu dile getiren Zarakolu, böylesi bir tablonun ortaya çıkmasının temel nedeninin Putin olduğunu vurguladı. Zarakolu, “NATO’nun bugün en büyük destekçisinin Putin olduğunu söyleyebiliriz” dedi.   TARİHSEL ARKA PLAN İsveç ve Finlandiya halkının büyük bir bölümünün, hükümetin uyguladığı tarafsızlık politikasından vazgeçerek NATO’ya üyelik başvurusunda bulunmasını desteklediğini belirten Zarakolu, bu durumun tarihsel bir arka planı olduğunu kaydetti. Zarakolu, “Tarihe geri döndüğümüz vakit İsveç’in son savaşı Rusya’ylaydı. Ve İsveç ile Rusya’nın karşılıklı birçok savaşı oldu. Tarihin getirdiği böyle bir endişe havası yaratıldı” dedi. NATO VE KÜRT SORUNU AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsveç ve Finlandiya devletlerinin NATO’ya üyelik girişimini fırsata çevirmek istediğini belirten Zarakolu, Erdoğan’ın bu politikasının ise tamamen çıkar amaçlı olduğunu dile getirdi. Zarakolu, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’ya karşı uyguladığı politikayı şöyle aktardı: “Erdoğan NATO kartını İsveç’e, Finlandiya’ya karşı bir baskı aracı olarak kullanmaya çalışıyor şu anda. Yani kendisi bu çıkar girişimini Kürt sorununda kullanmaya çalışıyor. Şimdi Türkiye’nin ‘terör’ sorunu olduğunu söylüyor. Türkiye’nin asla ‘terör’ sorunu yok. Türkiye’nin Kürt sorunu var. Osmanlı İmparatorluğu’nun çökmesinden sonra Osmanlı bünyesinde yer alan halklardan sadece iki halk kendi devletini kuramadı. Bunlardan biri Ermeniler, bir diğeri de Kürtler. Ermenistan halkı soykırıma uğradı. Kürtler ise yok sayıldı. Yani Kürt halkının varlığı bile inkar edildi. Geleneksel resmi bakış bu. Yani Kürtlerin herhangi bir özgürlük talebini bırak, ayrılma hakkını, siyasi haklarını dahi kullanmasını bile bir tehdit olarak görüyor.” ‘TÜRKİYE NATO’DAN BİRŞEY KAZANMADI’ Zarakolu, Erdoğan’ın Madrid zirvesini bir “zafer” olarak kamuoyuna sunduğunu, ancak Türkiye’nin bir kazanım elde etmediğini vurguladı. Zarakolu, “Çünkü diplomatik bir dille İsveç ve Finlandiya Türkiye’nin taleplerini yani ‘terörist’ olduğu iddia edilen isimlerin dosyalarına tekrar bakacaklarını söyledi ve hemen ardından zaten 19 dosyanın Yüksek Mahkeme tarafından sonuçlanmış olduğunu ve bunun kabul edilmeyeceği belirtildi. Çünkü bu konuda karar yetkisi hükümette değil İsveç Yüksek Mahkemesi’nde. İsveç Yüksek Mahkemesi aynı zamanda Anayasa Mahkemesi olma özelliği taşıyan bir kurum. İsveç zaten Türkiye’ye zaman zaman iadelerde bulundu. Tabi adli suçlar konusunda iadelerde bulundu. Esrar kaçakçılığı ya da insan kaçakçılığı gibi işlere bulaşan kişilerin iade edildiği oldu. Bu bakımdan Türkiye’nin kazanmış bir şeyin olduğunu ben düşünmüyorum. Fakat yine de İsveç’teki sol muhalefet tarafından bir ödül olarak kabul edildi” diye belirtti. ‘KÜRTLERE KARŞI HAKARET’ Zarakolu, Türkiye’nin İsveç’ten iadesini istediği isim listesinin 72’ye ulaştığını ve bu isim listesinde Kürtlerin temsilcisi olan Sol Parti Milletvekili olan Amineh Kakabahev’in bulunmasının Kürt halkına karşı bir “hakaret” anlamı taşıdığını vurguladı. İsveç ve Türkiye arasında yaşanan siyasi girişimlerin Kürt halkında endişelere yol açtığını ifade eden Zarakolu, “Erdoğan yönetiminin bu politikası aynı zamanda İsveç’in siyasi istikrarını da tehdit etmekte” dedi. ‘HUKUKİ BİR ANLAMI YOK’ Türkiye’nin iade listesini ciddi bir şekilde düzenlediğini, fakat bugüne kadar İsveç hükümetinin iade taleplerine ilişkin çok titiz davrandığını belirten Zarakolu, “Türkiye, İsveç’e sanki ikinci sınıf bir ülke muamelesi yapıyor. Duyduk mu herhangi bir şekilde Türkiye’nin Fransa’dan, Almanya’dan ya da ABD’den iade talebinde bulunduğunu? O açıdan da aşağılayıcı bir tavır. Benim iade edilmem talebi sadece taciz, rahatsız etme eylemi. Onun dışında hukuki bir anlamı yok. Bu konu karara bağlandı. 2012 yılından serbest kaldığım bir davada benim iademi istemek gülünç. Aslında bu İstanbul KCK davanın da düşmesi gerekirdi. Bu davanın hakimleri de tutuklu vaziyette. Hakimleri bile tutuklanan bir mahkemenin saçma bir kararı kabul edilemez” dedi. ‘İSVEÇ’İN KORKUSU SİYASAL İSLAM’ İsveç hükümetinin “terör” tehdidi konusundaki değişikliğinin aslında Kürt toplumunu ilgilendirmediğini ifade eden Zarakolu, şöyle konuştu: “İsveç toplumunda hissedilen tehdit aslında radikal İslam. Siyasal İslam’ın bugün yaptığı saldırılar. İsveç’te radikal İslam’a dayanan birçok bombalı saldırılar oldu. Bu bakımdan da bu yasanın güçlendirilmesi bir anlamda da siyasi İslam’a ideolojik yakınlık duyan çevreleri de, Erdoğan’ı da rahatsız edecek.”  HEDEF SURİYE Hem Finlandiya’nın hem de İsveç’in Kürtlere karşı yaklaşımlarının değişmeyeceğini ön gördüğünü dile getiren Zarakolu, şöyle devam etti: “Asıl olay Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesinin önünü açmak. Fakat bu bizzat ABD Başkanı Biden tarafından izin verilmemiş bir olay. Yoksa bir ciddi işgal girişiminde bulunurdu. Bu sadece Kürtlerin etkili olduğu bir bölge değil. Suriye’de demokrasi yanlısı güçlerin de etkili olduğu ve birlikte bir cephe kurdukları bir bölge. Bu bakımdan bu bölgenin terk edilmesi mümkün değil. Yani bu NATO ittifakı açısından geçerli bir şey. Talep o ama Kuzey Suriye’nin işgaline yönelik askeri operasyon yapılamadı. Onun yerine Kürt gazetecilere yönelik bir operasyon yapıldı. Çünkü bu askeri operasyonun bir parçası olarak haber akışını engellemek gibi bir durum da vardı.” SÖZDE ZAFER  “Ankara hükümeti bir zafer kazanmadı” diye Zarakolu, “Sözde bir zafer kazandı, o zafer de Kürt basınına yönelik bir saldırı oldu. Bunun da bir zafer olduğu söylenemez. Kürtler 100 yıldır Arap, Fars ve Türk milliyetçiliği tarafından hep bir tehdit olarak algılandı ve Kürt halkı farklı bölgelerde çok ağır bedeller ödedi. Ama aradan 100 yıllık bir süreç geçti ama bunun böyle devam etmesi mümkün değil, çok zor” dedi. MA / Ergin Çağlar  

En az 10 karakter gerekli