ANKARA – TSK’nin kimyasal silah kullanımına sessiz kalınmaması gerektiğini dile getiren Feleknas Uca, sessiz kalan dünya, BM ve OPCW’ye, “Avrupa, Türkiye’ye Kürt coğrafyası ve Kürt halkı üzerinde yasaklı kimyasalları kullanması, denemesi ve sonrasında satması için izin mi verdi?” sorusunu yöneltti.
Türkiye’nin, Federe Kürdistan Bölgesi’ndeki Zap, Avaşîn ve Metina’daki saldırılarına dair HPG’nin yaptığı açıklamada, 6 ayda 2 bin 476 kez kimyasal silah kullanıldığı bilgileri yer aldı. Açıklamada kimyasal silah kullanımı sonucu 17 HPG’linin yaşamını yitirdiği belirtilirken, kullanılan kimyasal silahın etkilerini gösteren bir görüntü de yayınlandı.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü Feleknas Uca, kimyasal silah kullanımına dair son yayımlanan görüntüler ve Avrupa ülkelerinin sessizliğine dair değerlendirmelerde bulundu.
Yayımlanan görüntüleri vicdan, ahlak ve siyaseten kabul edemeyeceğini dile getiren Uca, “Bugüne kadar dillendirdiğimizde herkes bir iddia olduğunu düşünüyordu. Son yayınlanan görüntülerde kullanılan kimyasallar nedeniyle yaşadıkları eziyeti tüm kamuoyu gördü. O görüntüleri Kürt halkı asla unutmayacak. Halepçe katliamında yaşanan görüntülerden bir farkı yok” dedi.
‘BIÇAK KEMİĞİ DE AŞTI’
Halepçe Katliamı’nda kullanılan kimyasal silahın da o dönemde Hollandalı bir şirket tarafından Saddam Hüseyin’e satıldığına dair haberler çıktığını hatırlatan Uca, bugün de dünyanın gözleri önünde kullanımı yasak olan kimyasal silahların kullanıldığını söyledi. Kullanılan kimyasallara karşı dünya ülkelerinin sessizliğine de tepki gösteren Uca, “Bu artık insani ve vicdani noktaları aştı. Gerçekten kaç gündür yayınlanan görüntüleri artık izleyemiyoruz. Büyük bir tepki de var. Bıçak kemiğe dayandı diyorduk, ancak bugün bıçak kemiği de geçti. Herkes buna karşı ayaklanmalı, demokratik eylemlerle karşı çıkmalıdır. Türkiye kullandığı yasaklı silahlar nedeniyle yargılanması için herkes mücadele etmelidir” diye belirtti.
‘KAZAN VADİSİ’NDE DE KULLANILMIŞTI’
Uca, 2011 yılında Kazan Vadisi’nde TSK’nin kimyasal silah kullandığı haberleri dolayısıyla Avrupalı heyetle birlikte araştırma yapmıştı. O süreci anlatan Uca, “Avrupa’dan gelen heyetlerle birlikte Kazan Vadisi’ne gitmeden önce yaşamını yitirenlerin bedenlerine bakmak istedik. Ancak izin verilmedi. Önce aileler bizleri arayarak, çocuklarının cenazesinde lekeler gördüklerini söylediler. Vücutları farklılaşmış. Vücut parçalarında farklılaşma ve lekelenmeler oluşmuş. Ailelerle görüşme ardından Malatya Savcılığı’na cenazeleri görmek için başvurduk. Ama izin vermediler, bize karşı çıktılar, saldırmaya çalıştılar. Kabul etmediler. Avrupa’dan gelen bir heyetin cenazeye bakamayacağını söylediler. Biz de ‘bir iddia var eğer, sakladığınız bir şey yoksa izin verin görelim, en azından iddiaların doğru olmadığını raporumuza yazarız’ dedik. Sakladılar, izin vermediler” ifadelerini kullandı.
‘YANMIŞ İNSAN BEDENİNDEN PARÇALAR BULDUK’
Kazan Vadisi’nde yaptıkları incelemede elde ettikleri bulgulara dair de Uca, şunları anlattı: “Kazan bombalarının atıldığı vadide MK 82/250 ve MK 84/950 kg kazanların parçalarını, bir kadın arkadaşın yanmış bir tomar saçlarını, yanmış elbise parçaları, vücut parçaları, ayakkabı, kemer orada gördük. Kazanın düştüğü alandaki bütün ağaçların tamamı yanmıştı. Sanki her yere ateş düşmüştü. Yasaklı bir madde kullanılmasaydı, o kadar yanma mümkün değildi. Çevredeki köylülerle konuştuk. Kazan bombası atılması ardından köylüler meyve kokusu geldiğini söylediler. Ardından baş ağrısı, mide bulantısı, iştahsızlık gibi belirtiler yaşadıklarını anlattılar. Bunları duyunca Halepçe Katliamı’nı hatırladık, o dönem de elma kokusu gelmişti.”
‘DÜNYA SESSİZ’
Türkiye’nin desteklediği çetelerin Êfrîn’de, Serekanîye’de yasaklı kimyasal maddeler kullandıklarını anımsatan Uca, “Fosfor dahi kullandılar. Dünyanın tamamı gördü ama herkes sessiz kaldı. Son birkaç aydır yasaklı kimyasalların kullanıldığına dair haberler yapılıyor. Gerillalar kimyasallarla öldürülüyor. Bir seferde 17 kişinin ismi açıklandı ancak bundan önce de yasaklı kimyasal kullanımıyla yaşamını yitirenler oldu. Baktığınızda Avrupa ülkelerinin, Birleşmiş Milletlerinin sessizliği var. Erdoğan BM’de, Kürdistan coğrafyasının tamamını içine alan Türkiye haritası gösterdi. Osmanlı hayaline dair harita gösterdiğinde BM sessiz kalırsa elbette ki kimyasal silah kullanımı da teşhir edilmez ve yargılama olmaz” diye konuştu.
‘TÜRKİYE’YE İZİN Mİ VERİLDİ?’
“Kürt halkı üzerinde, coğrafyası üzerinde yasaklı kimyasal silahlar deneniyor” diyen Uca, şöyle devam etti: “2011 yılında fotoğraflar ve görüntüler yoktu. Bugün fotoğraflar, videolar var. Elinde hortumlarla mağara girişlerinde nasıl kimyasal kullandıklarına dair fotoğraflar var. Dünya kamuoyunun gözleri önünde yayınlandı. Bunun dışında daha nasıl bir tespit yapılması gerekiyor! Bilim insanları bazı kimyasal maddelerin insan bedeni üzerinde yarım saat ya da bir saat üzerinde kaldığını söylüyor. Bunun tespit edilmesi ancak bu zaman aralığında olabiliyor. Ancak dünya, BM, OPCW sessiz. O zaman şu soruyu soralım: Acaba Avrupa, Türkiye’ye Kürt coğrafyası ve Kürt halkı üzerinde yasaklı kimyasalları kullanması, denemesi ve sonrasında satması için izin mi verdi? Eğer hesap sorulmuyor, yasaklı kimyasal silahların kullanımı engellenmiyorsa o zaman bu saldırıların ortağı da dünyadaki devletlerin tamamıdır.”
‘FEDERE KÜRDİSTAN HALKI KARŞI ÇIKMALI’
Federe Kürdistan’da yaşayan Kürt halkının da bölgesel yönetimin yaşananlara tepkisini ortaya koyması gerektiğini ifade eden Uca, şöyle konuştu: “Merkezi hükümet açıklama yapıyor ama Güney Kürdistan Hükümeti açıklama dahi yapmıyor. Bu suskunluk, Türkiye’nin kimyasal kullanımını onaylamaktır. Bu görüntüler ve fotoğrafların ortaya çıkması ardından Güney Kürdistan halkının elini vicdanına götürmesi gerekir. Kürt coğrafyasında yaşanan Halepçe, Enfal, Senegal ne çabuk unutuldu. Bugün dünyanın gözleri önünde Kürt halkının çocukları bu şekilde katlediliyorsa herkesin elini vicdanına koyması gerekiyor. Güney Kürdistan halkının, hükümete ‘Bu siyaseti kabul ediyorsan istifa et, bu siyasete karşı ise açıklama yap’ talebinde bulunması gerekir. Bir insan olarak bizim tahammülümüz kalmadı. Ben o görüntüleri gördüğümde insan olarak kendimden utandım. Dedim demek ki, biz insan değiliz. Gözlerimiz önünde bu görüntüler oluşuyorsa ve biz izliyorsak vicdan nerede kaldı? Güney Kürdistan halkı buna karşı ses çıkarmalı, tepkisini göstermelidir.”
‘DÖRT PARÇA KÜRDİSTAN TEK RUHLA KARŞI ÇIKMALI’
Uca, Kobanê’ye yönelik DAİŞ saldırısında Kürt halkının dört parça Kürdistan’da aynı ruh, irade ve duruşla birlik olduğunu hatırlattı. Uca, sözlerini şöyle noktaladı: “Bugün de aynı ruh, aynı irade ve duruşla kimyasal silah kullanımına karşı çıkmalıyız. Nasıl ki yaşamını yitiren 17 kişi Kürdistan’ın her bir parçasından aynı ruhu birlikte taşıdıysa biz de bugün tek ruhla, tek iradeyle buna sessiz kalmamalıyız. Avrupa sürekli biz ‘endişeliyiz’ diyor. Avrupa sadece endişeli olmakla yetinerek, Erdoğan’ın önünde durmadı. Onlar endişeli olmaktan çıkamadığı için Türkiye bugün kimyasal kullanabiliyor. Bu yasaklı kimyasal silah kullanımına eğer dört parça Kürdistan halkı sessiz kalırsa o zaman bizim vicdanımız kalmamıştır. Kürdistan’ın dört parçası tek ruh, tek ses ile bu saldırılara sesini yükseltirse, bu saldırıların hesabı da sorulur, önü de kesilir.”
MA / Berivan Altan